Image

''Sektörümüz 2024 ilk çeyreği itibarıyla 1,7 trilyon TL aktif büyüklüğü ve 173 Milyar TL özsermayesi ile bankacılıktan sonra finansal sistemin ikinci büyük aktörüdür.''

Sigortanın temel işlevi, kişilerin ve işletmelerin kontrolleri dışında oluşması muhtemel durumlara karşı korunmasını sağlamaktır. Bireyler, aileler, işletmeler ve diğer varlık sınıfları yaşamlarında ve ekonomik faaliyetlerinde farklı tür ve seviyelerde belirsizliklere ve risklere maruz kalmaktadırlar. İstenmeyen olayların meydana gelmesini önlemek her zaman mümkün olmamakla birlikte finans dünyası, bireyleri ve işletmeleri finansal kaynaklarla tazmin ederek bu tür kayıplara karşı korumayı amaçlayan ürünler geliştirmiştir. Sigorta, bu bağlamda farklı risk türlerinin neden olduğu zararın etkisini azaltan, mimimize eden ya da ortadan kaldıran finansal bir üründür.


Sigorta sektörünün ülke ekonomisine sağladığı katkı noktasındaki rolünü dört ana başlık altında özetlemek mümkündür. Bunlar; risk koruması, uzun vadeli finansal kaynak yaratımı, farklı alanlara ilişkin oluşturduğu etki ile ekonomik büyümedeki rolü ve düzenleyici rolü. Sigorta sektörü, bireyleri ve işletmeleri birçok olası riskten korumanın yanı sıra, işletmelerin faaliyetlerinin sürdürülebilir olması noktasında istikrar sağlayarak, orta ve uzun vadeli finansman kaynakları oluşturarak ve bu kaynakların verimli bir şekilde ekonomiye aktarılmasına aracılık ederek ekonomik büyümeye katkıda bulunmaktadır. Sigortacılık sektörünün sağladığı finansal istikrar, birçok işletmenin yönetimsel ve operasyonel kararlarının sürekliliği için olmazsa olmaz bir faktördür. Bu bağlamda, sigortacılık sektörünün özellikle ticaret ve ticaret faaliyetlerinin devamını sağlama noktasında sağladığı destek sürdürülebilir ekonomik büyüme ve kalkınmanın önemli bir parçasıdır ve destekçisidir. Ayrıca, sigorta sektörü bizzat istihdam yaratan ve vergi gelirlerine önemli katkıda bulunan sektörler arasında yer almaktadır. Bütün bunlara ek olarak, sigorta sektörü bireyler arasında tasarruf eğilimlerini teşvik etmekte ve istihdam yaratılmasına destek olmaktadır.

 

Görüldüğü üzere, sigorta sektörü finansal piyasalar içinde çok önemli bir konuma sahip olup, sektörün gelişip büyümesi ülke ekonomisine önemli artılar sağlamaktadır. 2024 yılı Mayıs sonu itibarıyla sigortacılıkta yazılan primler, bir önceki yıla göre %85,7 artışla 319 milyar TL’ye yükseldi. Yıl sonunda ise yaklaşık 900 Milyar TL seviyelerine ulaşacağı tahmin edilmektedir. Türk sigorta ve emeklilik sektörü, aktif büyüklüğünün ötesinde, iktisadi faaliyetlere sağladığı teminatlarla ülke ekonomisinin sürdürülebilir büyümesine önemli katkılar sağlamaktadır. Hem bireylere hem işletmelere sağladığı güvenceyle vatandaşlarımızın yanında olmaya devam ederken, 2023 yılında üstlendiği toplam tazminat tutarı 326,9 milyar TL’ye ulaşmıştır. Sektörümüz 2024 ilk çeyreği itibarıyla 1,7 trilyon TL aktif büyüklüğü ve 173 Milyar TL özsermayesi ile bankacılıktan sonra finansal sistemin ikinci büyük aktörüdür. 2024 Q1 itibariyle ekonomiye sağladığı 1,4 Trilyon TL fon tutarı ile aynı zamanda ulusal tasarrufların artırılmasına ve uzun vadeli finansman kapasitesi sunarak sermaye piyasalarının derinleşmesine yardımcı olmaktadır. Ek olarak, Kurumlar vergisi ve dolaylı vergiler göz önüne alındığında devlete yılda 48 milyar lira katkı sağlamakta ve sağladığı teminat Gayrisafi Millî Hasıla’nın 22 katını bulmaktadır.

 

Türk Sigorta Sektörü sigorta şirketleri, reasürans şirketleri, otorite, bakanlıklar, acenteler, brokerler, tamirciler, asistan şirketleri, hastaneler vb. olmak üzere çok geniş bir ekosisteme sahiptir. Türk sigorta ve emeklilik sektörü, yaklaşık 200 bin kişilik doğrudan ve dolaylı istihdam sağlamakla birlikte bu rakam, sağlık sektörü ve taşıt onarım sektörü gibi yan sektörlerle katlanarak artmaktadır.

 

Sigortacılık sektörü, özellikle gelişmiş ülkelerde olmak üzere, global finansal piyasaların en önemli yapı taşlarından biri olarak ön plana çıkmakta olup penetrasyon oranı %6,7 seviyelerine ulaşmış bulunmaktadır. Sektörün global yapısı dikkate alındığında, başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerin pazar payı ve penetrasyon oranı olarak önde oldukları bilinmektedir. Penetrasyon oranları açısından bakacak olursak, gelişmiş ülkeler için ortalama penetrasyon rasyosu yaklaşık olarak %9-10 seviyelerinde iken, gelişmekte olan ülkeler için ortalama penetrasyon rasyosu yaklaşık olarak %2,5-3 seviyelerindedir.

Bu istatistikler sigorta talebinin gelir ve varlık seviyesi ile doğrudan ilişkili olduğunu göstermektedir. Gelişmekte olan ülkeler için sigorta yoğunluğu ve penetrasyon oranlarının gelişmiş ülkeler ile karşılaştırıldığında düşük seviyelerde olması, gelişmekte olan ülke piyasalarının sigortacılık sektörü için önemli bir pazar teşkil ettiklerini ve büyük bir potansiyele sahip olduklarını göstermektedir. Gelişmiş ülkelerde sigorta harcamaları içinde hayat sigortasının önemi kayda değer oranda ön plana çıkmaktadır. Diğer taraftan, gelişmekte olan ülkelerde, demografik faktörler ve düşük gelir seviyelerinin doğal bir sonucu olarak, sahip olunan mülk ve varlıkların değerlerinin korunması motivasyonunun ön plana çıktığı ve bunun doğal bir sonucu olarak da sigorta harcamaları içinde hayat dışı branşların payının daha yüksek olduğu gözlemlenmektedir.

Sektör büyük bir gelişim potansiyeline sahip olup, ülkeler arasında sigorta penetrasyon oranı ve ortalama gelir baz alınarak yapılan detaylı analizler Türkiye’nin sigorta penetrasyonunu daha yüksek seviyelere çıkarabilecek potansiyele sahip olduğunu göstermektedir. Mevcut durumda ulaşılan %2,3’lük sigorta penetrasyonu önemli bir başarı olmakla beraber bireylerin ve şirketlerin risklere karşı korunma ihtiyacını karşılama ve artırma açısından halen kat edilecek yol olduğunu düşünüyoruz. Dünyada ilk 20’ye girmek için sigorta bilincinin toplumun tabanına yayılması ve kamu-özel sektör iş birlikleri gerekmektedir. Sigorta sektörü ve kamu otoriteleri arasındaki rol paylaşımı sigortanın gelişimini doğrudan etkilemekte ve kamu yükünü azaltmaktadır. Bu kapsamda yapılacak çalışmalar ile ele alınacak yapısal değişiklikler toplumdaki sigortalılık oranının artmasına ve Türk sigortacılığının hak ettiği noktaya ulaşmasına yardımcı olacaktır. Türkiye’nin ekonomik ve sosyolojik gelişimine önemli düzeyde kaynak sağlayan, güçlü ve sürdürülebilir bir Sigortacılık Sektörü ana hedefimiz olup, hedeflerimiz sigortalı odaklı yaklaşımla güven ve bilinci artırmak, sektördeki kurumsal işleyiş ve yapıların etkin ve verimli işbirliğini sağlayacak şekilde revize etmek,  kamu ve düzenleyici kurumlar ile yakın çalışmalar ve etkin ilişkiler geliştirmek, sigorta ürün ve hizmetleri ile kapsayıcılığı genişletmek ve sektörün ihtiyaç duyduğu uzmanlık ve yetkinlikleri sektöre kazandırmaktır. Stratejimizin temelini de sektörümüz için önceliklendirdiğimiz sigortalılık oranlarının artırılması, deprem, sürdürülebilirlik ve eğitim konuları üzerine oluşturuyoruz.