Kuşağıyla Değişen Tasarruf Anlayışı: BES Gençleri Nasıl İkna Edecek?
Kuşağıyla Değişen  Tasarruf Anlayışı:  BES Gençleri Nasıl İkna Edecek?

Kuşağıyla Değişen Tasarruf Anlayışı: BES Gençleri Nasıl İkna Edecek?

Finansal sistemlerin sürdürülebilirliği sadece bugünün katılımcılarına değil, gelecek kuşakların katılım düzeyine de bağlı. Bu bağlamda Z kuşağının tasarruf eğilimleri ve geleceğe bakışı, emeklilik şirketlerinin stratejik yol haritalarında belirleyici rol oynamaya başladı. 1997-2012 yılları arasında doğan ve bugün büyük kısmı üniversite çağında ya da iş gücüne yeni katılmış olan Z kuşağı, tasarrufu yalnızca “birikim” değil, “değer yaratma” aracı olarak görüyor.

2021 yılında yapılan düzenlemeyle BES’in 18 yaş altı bireylere açılması, sistem açısından önemli bir dönüm noktasıydı. BES’in son dönemdeki büyümesinde lokomotif rol üstlenen bu segmentte gelişim tüm hızıyla sürüyor. Güncel verilere göre, 18 yaş altı katılımcı sayısı son bir yılda yüzde 24 artarak 1 milyon 563 bine ulaştı. Aynı dönemde sözleşme sayısı da yüzde 25 artışla 1 milyon 761 bine çıktı. Fon büyüklüğünde ise çok daha güçlü bir ivme görüldü; devlet katkısı dahil olmak üzere fonlar son bir yılda yüzde 134 artarak 57 milyar TL’ye ulaştı.

Z kuşağının BES algısı nasıl şekilleniyor?

Z kuşağı bireyleri uzun vadeli sistemlere karşı temkinli. Bunun nedenlerinden biri, finansal sistemlere duyulan genel güvensizlik; bir diğeri ise bugünü yaşama eğilimleri. Emeklilik şirketlerine göre bu kuşak “geleceği bugünden güvence altına almak” fikrine sıcak baksa da, sistemin anlatım biçimi onları cezbetmekte yetersiz kalıyor. Sabit planlar, soyut kavramlar ve sınırlı etkileşim, gençler için sistemin cazibesini azaltıyor.

Bununla birlikte Z kuşağının güçlü bir dijital okuryazarlığa sahip olması, doğru stratejilerle BES’e yönlendirilebileceklerini de gösteriyor. Kısa vadeli hedeflere uygun esnek planlar, bireyselleştirilmiş fon yönetimi, şeffaf dijital raporlama ve oyunlaştırılmış finansal deneyimler, bu kuşağın ilgisini çekebilecek başlıca unsurlar arasında sayılıyor.

Sektör nasıl konumlanıyor?

Emeklilik şirketleri, gençleri kazanmanın sadece bireysel bir tercih değil, toplumsal bir gereklilik olduğunun altını çiziyor. Türkiye’de kişi başı tasarruf oranının OECD ülkeleri ortalamasının oldukça altında olduğu düşünülürse, gençlerin sisteme aktif katılımı sadece bireyler için değil, ülke ekonomisi için de kritik. BES’in %30 devlet katkısı gibi avantajlarının yanı sıra sürdürülebilir fon getirileriyle de desteklenmesi gerektiği ifade ediliyor.

Yakın vadede sektörün öncelikli hedeflerinden biri, gençleri finansal sistemle duygusal bir bağ kuracak şekilde dahil etmek. Bunun yolu ise klasik bilgilendirme kampanyalarından değil, empatiye dayalı ve dijital deneyim odaklı yeni nesil anlatım biçimlerinden geçiyor.

Görüşler