''Gelecek yıllarda evde ve kurumlarda bakım desteğinin giderek daha önemli bir beklenti olacağını da düşünürsek yalnız ve ekonomik refahtan yoksun yaşlılara yönelik sosyal politikalar ve uygulamaların geliştirilmesinin son derece önemli olduğunu düşünüyoruz.''
TÜİK verilerine göre, Türkiye’de yaşlı nüfus olarak kabul edilen 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus, 2018 yılında 7 milyon 186 bin 204 kişi iken son beş yılda yüzde 21,4 artarak 2023 yılında 8 milyon 722 bin 806 kişi oldu ve toplam nüfus içindeki oranı yüzde 10,2'ye yükseldi. Bu rakamlara baktığımızda Türkiye'de yaşlı nüfusun diğer yaş gruplarındaki nüfusa göre daha yüksek bir hız ile artış gösterdiğini söyleyebiliriz. Son yıllarda ülkemizde doğum oranlarında azalma yaşanırken, sağlık alanında kaydedilen gelişmeler, toplumsal hayat standardının ve refah seviyesinin artması ile yaşam süresi uzuyor. Oransal olarak yaşlı nüfus yapısına sahip ülkelere göre hâlâ genç bir nüfus yapısına sahip olsak da Türkiye nüfusu gittikçe yaşlanıyor.
Ülkemizde yaşlanmaya yönelik bazı adımlar atılırken ekonomik ve toplumsal olarak bu alanda atılacak pek çok adım olduğunu söyleyebiliriz. Yaşlanma sürecini bir "kriz" değil, doğru yönetildiğinde bir "fırsat" olarak görerek, sosyal güvenlik reformlarından, yaşlılara uygun hizmetlerin yaygınlaşmasına ve yaşlıların toplumsal hayata katılımını teşvik edici politikalara kadar pek çok alanda planlama yapmalıyız. Bu noktada özellikle sosyal güvenlik reformları, hayati önem taşımaktadır. Nüfusun yaşlanması, gelecekte çalışan nüfusun azalması ve bir emekli maaşının ödenmesi için daha fazla çalışanın olması gerektiği anlamına geliyor. Bu açıdan yaklaştığımızda küresel olarak özel emeklilik sistemlerine önemli bir görev düştüğünü görmekteyiz. Ülkemizde halihazırda Bireysel Emeklilik ve Otomatik Katılım Sistemlerinin hızlı bir büyüme performansını görsek de gelişmiş ülkeler ile karşılaştırdığımızda bu oranın yeterli olmadığını belirtmek gerekir. Ancak 2025-2027 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program’da yayımlanan Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) ile kapsam genişletilerek emeklilik sisteminin daha sürdürülebilir bir hale gelmesi için güçlü bir adım atıldı. Bu adım gelecek dönemde yaşlı nüfusun ekonomik refahına önemli bir destek olacakken diğer hizmet ve politikaların zaman içerisinde oluşacağını düşünmekteyiz.
Birleşmiş Milletler dünya nüfus tahminlerine göre, Türkiye, yaşlı nüfus oranı sıralamasında 184 ülke arasında 67. sırada yer alıyor. Türkiye'de yaşlı nüfus, diğer yaş gruplarındaki nüfusa göre daha yüksek bir hız ile artış gösteriyor. Yine TÜİK’ten alınan bilgilere göre; yaşlı nüfus oranının 2030 yılında yüzde 12,9, 2040 yılında yüzde 16,3, 2060 yılında yüzde 22,6 ve 2080 yılında yüzde 25,6 olacağı tahmin ediliyor. Dolayısıyla nüfusun yaşlanmasına yönelik uygulama ve politikaları bütüncül bir şekilde ele almamız gerekiyor. Yaşlanmayı olumlu bir süreç olarak gören toplumsal bir bilincin gelişmesi için bizim gibi şirketlere de büyük iş düşüyor.
Nüfusun yaşlanmasıyla birlikte sağlık harcamaları ve bakım masrafları da artıyor. Gelecek yıllarda evde ve kurumlarda bakım desteğinin giderek daha önemli bir beklenti olacağını da düşünürsek yalnız ve ekonomik refahtan yoksun yaşlılara yönelik sosyal politikalar ve uygulamaların geliştirilmesinin son derece önemli olduğunu düşünüyoruz.
Bireysel Emeklilik Sistemi, yaşlı nüfusun bu yalnızlık döneminde refahını sürdürmesinde önemli bir imkân sunuyor. SGK’dan alınan maaşın yanı sıra çalışma döneminde tasarrufların yapıldığı BES, yaşlılık döneminde tamamlayıcı bir rol üstleniyor. Artan sağlık harcamaları ve bakım masraflarını düşündüğümüzde bu destek oldukça önemlidir.
Rahat bir emeklilik dönemi için bireylerin çalışma yaşamları süresince birikim yapmasını sağlayan, Sosyal Güvenlik Sisteminin tamamlayıcısı olarak emeklilik gelirine ek bir gelir sağlayan Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) burada en önemli aracımız.
BES sayesinde bireyler ikinci bir emeklilik hakkı elde ederken, emeklilik dönemlerinde de aktif çalışma dönemindeki yaşam standardını koruyabiliyor. Bireysel Emeklilik Sistemi, emeklilik döneminde kullanıma yönelik bireysel tasarruflar için avantajlı ve çeşitli seçenekler sunuyor. Birikimler risk tercihleri doğrultusunda kişinin seçtiği planlar dahilinde yine onların seçtiği fonlara yönlendiriliyor. Fonlarımız uzmanlar tarafından yönetiliyor.
BES, birikimlerin toplanması, değerlendirilmesi ve kişiye toplu para ya da maaş ödenmesi esasına dayandığı için kişi, 10 yıl boyunca sistemde kalması ve 56 yaşını doldurması halinde emekliliğe hak kazanıyor. 1 Ocak 2013'te başlayan ve başka hiçbir yatırım aracında olmayan devlet katkısı uygulaması da bu sistemi çok avantajlı ve tercih edilir hale getiriyor. Yüzde 30 olarak uygulanan bu oranla birlikte birikim çok daha cazip hale geliyor. Birikimler toplu olarak veya belirli bir program çerçevesinde alabileceği gibi, yaptırılacak yıllık gelir sigortası ile ömür boyu veya belirli süreler için düzenli olarak da emekli maaşı şeklinde alınabiliyor. Birikimler aylık, 3 aylık, 6 aylık ya da yıllık periyotlar ile alınabiliyor, ödeme periyotlarını yılda 2 kere değiştirme hakkı tanınıyor.