Image

Türkiye'nin en önceliklendirilmesi gereken sorunlarının başında tasarruf yatıyor

Bireysel Emeklilik Sistemi’nin (BES) temelinde tasarruf etmek yatıyor. Sisteme girerken tasarruf etme bilinciyle hareket etmek ve ilerleyen yılları düşünmek çok önemli. BES’e 2013 yılında devlet teşviki getirilmesi ile birlikte sektör ciddi bir gelişim gösterdi ve ivme kazandı. Türkiye’nin ekonomik dalgalanmalar yaşaması ile birlikte BES’in kazandığı bu güçlü ivme ne yazık ki son yıllarda sürmedi.


2017 yılında otomatik katılım sisteminin (OKS) uygulamaya girmesi ile bireysel emeklilik yeni bir nefes yakalamış olsa da buradaki ilgi beklenenden daha düşük oldu. Emeklilik dönemimiz ve daha da önemlisi Türkiye ekonomisi için büyük önem taşıyan BES’in daha güçlü adımlara ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Bu bağlamda 11. Kalkınma Planı’na birtakım öneriler getirebiliriz:

  • Kıdem tazminatının reforme edilerek işveren katkısıyla birlikte BES kapsamında yönetilmesi,
  • Devlet katkısındaki mevcut %25 seviyesinin korunarak gençler için daha yüksek bir oranda uygulanması,
  • Sistemden çıkış talepleri olduğunda hastalık, eğitim ve ev alınması gibi bazı özel durumlarda kısmi çıkışa imkan tanınması.

Emeklilik Gözetim Merkezi’nin 20 Eylül 2019 tarihli verilerine göre yaklaşık 110 milyar TL büyüklüğüne sahip sistemin gelecek düzenlemelerle birlikte 2025 yılında 400 milyar TL’ye ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu, milli gelirin %10’u orana tekabül ediyor. Türkiye ekonomisinin geleceği adına bu adımların atılmasını önemli buluyorum.

Türkiye’nin en önceliklendirilmesi gereken sorunlarının başında tasarruf yatıyor. Bunu da sistemi hazır olan ve işlerlik kazandırılmayı bekleyen BES ve OKS ile yapabiliriz. Bunu yaparken de fon büyüklüğünün oluşması, faizler seviyesinin düşük olarak istikrar kazanması, piyasalardaki volatilitenin düşmesi, olumsuz dış gelişmelerin ülkemizi daha az etkilemesinin önemli etkenler arasında yer aldığının altını çizmem gerekiyor. Sağlanan bu tasarruf ülkemizin diğer yatırımları için kaynak olacak ve ekonominin büyümesine katkı sağlayacaktır.

Öte yandan hisse senedi fonlarında iki temel değişiklik yapıldı. Birincisi standart fonlarda ve devlet katkısı fonlarında minimum %10 hisse senedi bulundurma zorunluluğunun getirilmesi. Bunu çok doğru bir uygulama olarak görüyoruz. Sermaye piyasaları buradan akışla Türkiye ekonomisini fonlama imkânı bulacaktır. İkinci değişiklik ise hazine bonoları ile ilgili. Özellikle para piyasaları fonlarında %25 devlet tahvili tutma zorunluluğu getirildi. Her iki uygulamanın da olumlu yansımaları olacağı görüşündeyiz.