Image

“Son dönemde yaşadığımız doğal afetleri göz önünde bulundurduğumuzda, toplum olarak almamız gereken önlemlerin farkında olmamız, çevremizde de farkındalığı artırmamız gerekiyor”

Küresel ısınmanın en önemli sonuçlarından biri olarak, dünya genelinde iklime bağlı doğal afetlerde önemli oranda artış görüyoruz. Temel konusu risk yönetimi, önleyici çözümler ve hasar tazmini olan sigorta sektörü de bu durumdan ilk etkilenen sektörlerden biri. Çünkü doğal afetlerin ekonomik etkileri gözle görülür oranda artarken, bu afetlerin sebep olduğu ekonomik kayıpların önemli bir bölümü de sigorta sektörü tarafından karşılanıyor. Bir afet durumunda, sigorta sektöründeki trafik, mal, konut, işyeri, tarım, sağlık gibi birçok branş yakından etkileniyor. Bu açıdan sigorta sektörünün, finansal kayıpların tazmin edilmesinde kilit bir rol üstlendiğini söyleyebiliriz.


Sigma2/2017 verilerine göre; 2016 yılındaki afetlerin yüzde 92’si iklim değişikliğinden kaynaklandı. Bu afetler sonucunda 166 milyar dolar ekonomik kayıp oluştu. Kayıpların 46 milyar doları sigorta tarafından karşılandı. İklim değişikliğine bağlı olarak oluşan sigortalı hasar tutarı ise 37 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Türkiye’ye bakacak olursak da, ülkemiz topraklarının yüzde 96’sı, nüfusun ise yüzde 98’i deprem bölgesinde. En çok karşılaştığımız ikinci doğal afet sel felaketinde yılda 150 milyon TL’nin üzerinde maddi kayıp yaşanıyor. Hatta bu yıl, yaşanan doğal afetlerin ardından bu rakam ortalamayı oldukça aşmış durumda...  Türkiye Sigorta Birliği’nin Ağustos ayı başında yayınladığı verilere göre; 18 Temmuz’da İstanbul’da yaşanan sel felaketinin ardından sektörde faaliyet gösteren sigorta şirketlerine başvuran vatandaşlar tarafından, 7 bin adet ve toplam 116 milyon TL’lik hasar bildirimi yapıldı. 27 Temmuz tarihinde yine İstanbul’da yaşanan sel felaketinde bu rakam hasar adedinde 22 bin, hasar bildiriminde ise 168 milyon TL idi.  21 Temmuz’da Gökova’da yaşanan depremin ardından ise 800 adet hasar başvurusu ve 12 milyon TL’lik hasar ödemesi başvurusu yapıldı.

Allianz tarafından yayımlanan 2016 Risk Barometresi Araştırması’na göre de, Türkiye için en büyük riski, yüzde 55 risk payı ile doğal afetler oluşturuyor. Bununla birlikte Doğal Afet Sigortaları Kurumu verilerine göre zorunlu deprem sigortasında yürürlükteki poliçe adedi 8 milyon, sigortalılık oranı ise yüzde 45,7. Büyük ve yıkıcı depremler yaşamış bir ülke olarak depreme karşı sigortalılık bilinci yükselmesine rağmen, sigortalılık oranı hâlâ beklenen seviyelere ulaşmadı. Daha almamız gereken çok yol var. Son dönemde yaşadığımız doğal afetleri de göz önünde bulundurduğumuzda, toplum olarak almamız gereken önlemlerin farkında olmamız, çevremizde de farkındalığı artırmamız gerekiyor.

Bu tarz sel felaketlerinde vatandaşlarımızın mağduriyetleri ağırlıklı olarak, otomobillerinde, konut ve işyerlerinde gerçekleşiyor. Araçlarda su dolması sebebiyle motor arızaları, konut ve işyerlerinde ise zemin ve bodrum katları su basması gibi olaylar, hasarları ciddi boyutta yükseltiyor.  Hatta işyeri sahiplerinin meydana gelen hasarlar sebebi ile ticari faaliyetlerine devam edemedikleri zamanlar bile olabiliyor.  Allianz Türkiye olarak biz de bu zor günlerde müşterilerimize destek olmak için üzerimize düşen görevi yerine getiriyoruz.

Müşterilerimizin risk faktörlerini belirleyerek, bu risklere uygun ihtiyaca yönelik ürünler sunarken, onlara muhtemel bir risk gerçekleştiğinde de  ihbar aşamasından ödemeye kadar tüm aşamalarda hizmet veriyoruz. Bu hizmetlerde de önceliğimiz, hızlı ve etkin servis ile müşteri memnuniyetini en üst düzeyde sağlayabilmek. Sigortalılarımız hasar dosyaları ile ilgili süreçleri, mobil uygulamamız Allianz’ım üzerinden ya da web sitemiz, çağrı merkezimiz ve acentelerimiz gibi farklı kanallarımızdan takip edebiliyorlar. Ayrıca mobil uygulamamız ya da web sitemizden eksik evraklarının listesini görebiliyor ve bu evrakları hemen yükleyerek dosya sürecinin daha hızlı sonlandırılmasını sağlayabiliyor.

Bunların yanında, yakın zamanda hayata geçirmiş olduğumuz mobil hasar danışmanı hizmetimiz sayesinde, konut ya da aracında ufak çaplı hasar bulunan sigortalılarımız, mobil uygulamamız üzerinden, teknik hasar uzmanlarımız ile video görüşmesi gerçekleştirebiliyor ve hasar tazminatının en kısa sürede ödenebilmesi için gerekli yönlendirmeleri alabiliyor.

Doğal afetlerin gerçekleşmesini engellemek mümkün olmasa da bunların yaratacağı hasar ve kayıplar en aza indirilebilir. Bu noktada risk ve kayıp azaltıcı önlemler alınması, doğal afetlerin sosyal ve ekonomik etkilerinin azaltılmasına katkı sağlayacaktır. Söz konusu önlemlerin alınmasında devlet önayak olsa da en büyük görev bireye düşüyor. İnsanların bilinç düzeylerinin artması ve toplumda doğal afetlere karşı bir kültür oluşması, kayıpların önlenmesinde atılacak önemli bir adım olacaktır.

Sigorta şirketlerinin de bu gibi durumları öngörerek gerekli rezerv planlamalarını yaptıklarını söyleyebilirim.