Image

“Maddi hasarları minimum seviyeye indirmek için araç, konut ve işyerleri için bu riskleri de kapsayan sigortaları almak çok daha büyük önem taşıyor. Dolayısıyla, her zaman önceden önlem alması gerektiğini belirtmek isterim”

İklim değişiklikleri, sıcaklıkların bir uçtan diğer uca savrulmasına neden oluyor. Bu da kuraklık, sel, rüzgar fırtınaları, dolu gibi doğa olaylarının sık sık yaşanmasına yol açıyor. Özellikle Türkiye'de depremden sonra gerçekleşme sıklığı ve şiddeti en yoğun doğal afetin "sel" olduğunu söyleyebiliriz.


En son yaşadığımız sel felaketinden sonra gördük ki trafiğe kayıtlı yaklaşık 21 milyon aracın 15.2 milyonunun kaskosuz ve sigortalılık oranının en yüksek olduğu illerin başında gelen İstanbul’da dahi iki araçtan birinin kasko güvencesi bulunmuyor. Sel felaketinden zarar gören araçların yüzde 95’inin sel teminatı bulunduğu için araçlarla ilgili yüksek oranda mağduriyet olmadı. Ancak konut ve işyeri branşlarında sigortalılık oranını düşük olduğu için büyük mağduriyetlerin yaşandığını gözlemledik. Konutlardaki sigortalılık durumunun yaklaşık yüzde 20 kadar düşük bir oranda olduğunu belirtmek isterim. Diğer yandan, işyerlerinin sigortalılık oranının ise istenilen seviyelerde olmadığını da görüyoruz; özellikle küçük ölçekli işyerlerinde bu oran son derece düşük ve bu tip felaketlerde en büyük kayıplar küçük işyerlerinde yaşanıyor.

Bu noktada da sigortalılık sürecinin ne denli önemli olduğu faktörü ortaya çıkıyor.

Aksigorta olarak 18 Temmuz günü yaşanan sel felaketine bağlı olarak aldığımız 444 hasar ihbarından 391’inin ve bir günlük hasar bedeli olan 5 milyon TL’nin 4 milyon TL’sinin İstanbul kaynaklı olduğuna dikkat çekmek isterim. Sigorta sektörü olarak vatandaşlarımızın mağduriyetlerini en kısa sürede gidermek için var gücümüzle yoğun bir şekilde çalışmalarımızı sürdürdük.

En son 2009 yılında İstanbul’da 31 vatandaşımızın boğularak yaşamını yitirdiği, sağanak yağış ile Ayamama, Tavukçu ve Hamam derelerinin taşması sonucu çok sayıda TIR ve aracın sel sularına kapılarak sürüklendiği sel felaketinde gösterdiğimiz hassasiyeti bu süreçte de aynı şekilde gösterdik.

Bildiğiniz gibi yaşanan sel ve dolu felaketinde araçlar fazlasıyla hasar gördü. Bu çerçevede, birçok araç sigorta kapsamında tamirat için uzun kuyruklar oluşturdu. Özellikle araçlarda oluşan göçükler için çok fazla talep alındı. Boyasız göçük düzeltme işlemi çok özellikli bir işlem olup Türkiye'de çok az sayıda kişi tarafından yapılabilmektedir. Bu kapsamda, ihtiyaç duyulduğu taktirde yurtdışında da konunun uzmanlarınca tamiratlar yapılabiliyor. Şöyle ki; mevcut durumda herhangi bir dolu uzmanını (boyasız göçük düzeltme uzmanı) Türkiye'ye davet etmedik. Ancak çeşitli ülkelerden bu konuya ilişkin bizlere de ulaşılarak tamiratları yapabileceklerini belirten firmalar bulunuyor. Şu anda çalıştığımız; Autoking, RS, ALC ve Automini firmalarında dolu uzmanları yer alıyor ve bu konuda hizmet veriyoruz. 

İstanbul’da dokuz gün arayla yaşanan iki büyük yağış felaketin ardından sigortaya olan talep artıyor ancak yaşanan sıkıntıların zihinlerde bıraktığı izin silinmesinin ardından ne yazık ki poliçeler yenilenmiyor ve bu durumun da sigortalılık oranında kalıcı bir artışı önlediğini düşünüyorum. Ancak, maddi hasarları minimum seviyeye indirmek için de araç, konut ve işyerleri için bu riskleri de kapsayan sigortaları almak çok daha büyük önem taşıyor. Dolayısıyla, her zaman önceden önlem alması gerektiğini belirtmek isterim.

Görüyoruz ki iklim değişikliği kaynaklı afetlerin bundan böyle hayatımızın bir parçası haline gelmeye başladı. Dolayısıyla, tüm sigortalılar ve vatandaşlarımıza uzmanların uyarılarını daha da dinlemelerini ve muhtemel felaketler için önceden alınması gereken tüm kişisel önlemlerini almalarını öneriyoruz.