Image

“Ülkemizde uzun vadeli bir gelecek hayali kuruyor ve faaliyet gösterdiğimiz tüm alanlarda büyümeyi sürdürmeyi hedefliyoruz”

2016’yı içinde bulunduğumuz koşullar, Türkiye’nin büyüme rakamları ve yeni BES mevzuatına uyum göstermeye yönelik stratejilerin öncelikli olduğu bir mücadele yılı olarak dikkate aldığımızda, sistemin güçlü ve kararlı büyümesini sürdürdüğünü görüyoruz. 30 Kasım 2016 tarihi itibarıyla devlet katkısı dahil 59 milyar TL toplam fon büyüklüğüne ve halihazırda 6,5 milyonun üzerinde katılımcı sayısına ulaşan sistemin yıl sonunu da 61 milyon TL fon büyüklüğü ve yüzde 28 büyüme oranı ile kapatacağını öngörüyoruz.


2017 ise sektör açısından heyecan verici bir gelişme olarak “otomatik katılım” ile başlıyor. Bu uygulamayla birlikte, sistemin halihazırda 6,5 milyonun üzerinde olan katılımcı sayısının iki katına, devlet katkısı dahil yaklaşık 59 milyar TL’ye ulaşan fon büyüklüğünün ise 100 milyar TL’nin üzerine çıkmasını bekleyebiliriz.

BES’in 2016’da yakaladığı büyümenin otomatik katılımın hayata geçmesiyle birlikte daha çok ivme kazanacağını söyleyebiliriz. Otomatik katılım, Türkiye’nin ihtiyacı olan tamamlayıcı emeklilik sisteminin daha da ilerletilmesi, konumunun güçlendirilmesi ve istihdam piyasasının sisteme katılımının sağlanması açısından doğru zamanda atılan önemli bir adım.

Bu noktada uygulamanın özellikle çalışanlara çok iyi anlatılması gerekiyor. Bireylerin otomatik katılımla sisteme dahil olmalarından ziyade, sistemde kalıcı olmalarını sağlayacak teşvik edici uygulamaların hayata geçmesi gerekiyor. Bu uygulamaların hayata geçmesi sayesinde, BES’in ülkemizde hem büyümesine hem de gerçek potansiyeline ulaşmasına imkan sağlanacağı kanaatindeyiz.

Diğer yandan Hazine Müsteşarlığı’nın emeklilik şirketlerine hastalık/sağlık branşında ruhsat alabilmelerine ve dolayısıyla sağlık sigortası satabilmelerine imkanı vermesi de otomatik katılımla sisteme giren ve devamlılık sağlayan müşterilere çapraz satışa imkan yaratması nedeniyle sektör açısından önemli bir ivmelenme sağlayacak.

Ancak her iki konu için de sisteme giren katılımcıların ne kadarının sistemde devamlılığını sağlayacağı ya da ne kadarının cayma hakkını kullanarak sistemden çıkış yapacağı önem kazanıyor.

Allianz olarak Türkiye ekonomisine güveniyoruz. Ülkemizde uzun vadeli bir gelecek hayali kuruyor ve faaliyet gösterdiğimiz tüm alanlarda büyümeyi sürdürmeyi hedefliyoruz. Bireysel emeklilik ve hayat sigortası pazarında geçmiş yıllara benzer şekilde prim ve katkı payı üretiminde yüzde 20’ye yakın bir büyüme hedefimiz bulunuyor. Otomatik katılım uygulaması bizim de öncelikli gündemimizde olacak. Allianz Türkiye olarak bireysel emeklilik sektöründe otomatik katılım olmaksızın, önümüzdeki 3 yılda yıllık yaklaşık yüzde 30 büyümeyle 20 milyar TL fon büyüklüğüne ulaşma hedefimiz var. Otomatik katılım uygulamasının başlamasıyla birlikte, katılımcılarda sistemde kalma yönünde davranış değişikleri yaratabilirsek yüzde 20-25 daha fazla büyümeyi sağlayabiliriz. 2017 yılında otomatik katılıma dahil olması gereken 4-6 milyon çalışan olacak. Allianz olarak biz de, 500 bin ila 1 milyon katılımcıyı sisteme dahil etmeyi öngörüyoruz.

 

Bu hedef doğrultusunda Allianz Türkiye olarak otomatik katılım sisteminde, güçlü banka dağıtım kanallarımız ve kurumsal sigortalardaki güçlü pazar payımızla önemli bir rol üstlenmeye hazırlanıyoruz. Bu nedenle 2017, yatırımlarımızı sürdürdüğümüz bir yıl olacak.

Otomatik katılım uygulamasında çalışanların sisteme dahil edilmesi işverenler tarafından gerçekleştirilecek, ancak sistemden çıkışlar çalışanlar tarafından yapılacak. Bu nedenle çalışanlar tarafından katılım sağlandıktan sonra sistemde kalmayı daha cazip hale getiren uygulamalar hayata geçerse, Türkiye’deki Bireysel Emeklilik Sistemi’nin hem büyümesine hem de gerçek potansiyeline ulaşmasına imkan sağlanacağını düşünüyoruz. Biz de Allianz Türkiye olarak stratejimizi hem işverenler hem de çalışanları odağımıza alarak oluşturduk.

İşverenler tarafında öncelikli ihtiyacın en az iş yükünü getirecek ve bütün işlemleri tek bir noktadan takip etmelerini sağlayacak bir yaklaşım olduğunu biliyoruz. Bu nedenle işverenlere özel bir portal hazırlığı projesi başlattık ve 1 Ocak itibarıyla bu projeyi devreye alacağız.

Çalışanlar tarafında ise otomatik katılım ile sisteme girdikten sonra onların sistemde kalmalarına yönelik “tutundurma” çalışmalarının son derece önemli olduğuna inanıyoruz. Bu noktada da yine çalışanlara, müşteri portalımız ve mobil uygulamalarımız ile her türlü işlemlerini kolaylıkla yapabilecekleri bir platform sunacağız.

Elbette bu süreçte hem işverenlerin hem de çalışanların birçok sorusunun olacağını öngörüyoruz. Bütün bunları dikkate alarak gereken dijital yatırımlarımızı yaptık, altyapı çalışmalarımızı tamamladık. Acentelerimizin ve bankasürans ortaklarımızın da dahil olduğu tüm dağıtım kanallarımızı da otomatik katılım süreci ile ilgili bilgilendirdik. Çapraz satış uygulamalarını da devreye alacağımız nitelikte planlamalarımızı yaptık. Ayrıca gerek işveren gerek çalışana yönelik otomatik katılımı cazip kılacak katma değer önerilerimiz konusunda yoğun mesai harcıyor, müşterilerimize sunacağımız hizmeti en üst seviyeye çıkartmaya çalışıyoruz. Müşterilerimizin memnuniyetini artıracak ve sistemde uzun süre kalmalarını sağlayacak farklı geliştirmelerimizi de süreç içerisinde devreye alacağız. Bu alanda; özellikle dijitalleşme ve müşteri memnuniyetine verdiğimiz önemle fark yaratacağımıza inanıyor ve sektörün lider şirketlerinden biri olmayı hedefliyoruz.

Diğer taraftan müşterilerimizin beklenti ve taleplerini yönetebilmek, onlara daha etkili ulaşabilmek amacıyla dijital dünyanın gerektirdiği tüm kanallarda gelişim kaydetmek üzere Dijital Dönüşüm Programımıza yatırım yapmaya devam edeceğiz. Önümüzdeki dönem büyüme öngörülerimiz doğrultusunda, İzmir’e Allianz Kampüs olarak adlandırdığımız bir operasyon merkezi kurmak üzere çalışmalarımızı başlattık. Bu yatırımla bölgede ihtiyaç duyulan istihdam imkanına da katkı sağlamayı hedefliyoruz.

 

Ayrıca, bireysel emeklilik ve hayat sigortaları sektöründe faaliyet gösteren iki şirketimizin yeni bir BT platformu üzerinden hizmet sunması konusu da yatırım için kaynak ayıracağımız alanlardan biri olacak. Bu platformla hayat ve emeklilik süreçlerinin iyileştirilmesi ve tekilleştirilmesinin yanı sıra sistemsel altyapıların birleştirilmesi, dijital dönüşümün tamamlanması, kağıtsız ve otomatize edilmiş süreçlerin hayata geçirilmesi hedefleniyor. 2016 yılında başlayan projenin 2018 yılının ortalarında aşamalı olarak kullanıma geçecek.

Toplumumuza yatırım niteliği bulunan ve topluma değer yaratabileceğimiz kurumsal sosyal sorumluluk projelerinde yer almaya devam edeceğiz. Sektörümüzün ilk sürdürülebilirlik modelini açıklayan şirketiz. Bu model kapsamında alacağımız aksiyonlar için de yatırım yapmaya devam edeceğiz.