Image

“Kıdem tazminatlarının şirket bilançolarında provizyon olarak takip edilmesi yerine doğrudan fonlama sistemine geçilmesi hedeflemesinde adres OKS olarak öne çıktı”

2003 yılında başlayan ve artık üçüncü basamak olarak da adlandırılan gönüllü BES’e kardeş olarak 45 yaş altındaki kamu ve özel sektör çalışanlarını da kapsayan Otomatik Katılım Sistemi OKS (ikinci basamak olarak adlandırılıyor) 2017 yılında faaliyete başladı.


Gönüllü BES kapsamındaki emeklilik planlarında sunulan fonlar yerine OKS’ye özel yeni emeklilik fonları kuruldu. Hem BES’in hem de OKS’nin en büyük avantajlarından biri olan doğrudan devlet teşviki her iki sistemde de ayrı ayrı kullanılabilir olarak düzenlendi. Bu yönüyle BES ve OKS arasında bir farklılık bulunmuyor. Hatta OKS ve BES’te ayrı ayrı sözleşmelere sahip olarak azami devlet katkısını iki sistemden de ayrı ayrı elde etmek mümkün. Her ne kadar “gönüllü BES” diye adlandırılsa da mevcut durumda OKS tarafı 45 yaş altı çalışanlar için katılması zorunlu, ama cayma veya sistemden çıkışı serbest olan ihtiyari bir sistem şeklinde uygulanıyor. Hal böyle olunca daha önceden BES’te sözleşmesi olan ve 45 yaş altında olduğu için OKS’ye de dahil edilen bir katılımcının her iki tarafa da katkı payı ödemeye mecbur olması gibi bir durum söz konusu olmamaktadır. Katılımcı isterse iki sistemde de devam edebilir, isterse birinde devam edebilir veya ikisinden de her zaman çıkabilir. OKS’ye katılan ve gönüllü BES’te de sözleşmesi olan katılımcılar daha büyük birikimlerinin BES’te olması nedeniyle bu sözleşmelerini devam ettirme yolunu seçerken OKS’den çıkış haklarını kullanmışlardır. Ya da OKS tarafında kaldığı halde BES’ten çıkmak yerine BES’te yapılan katkı payı tutarını düşürme yolunu seçenler de olmuştur. İki tarafa birden katkı ödemekte zorlananlar genellikle bu yolu seçmiştir. OKS’ye girdiği için BES hesabını kapatıp OKS’de devam edenler ise biraz daha azınlıktadır. OKS’den sonra BES tarafında büyüme hızının, yeni sözleşme sayısının ivme kaybettiğini de söylemeliyiz.

Diğer yandan uzun süredir konuşulan, Hazine ve Maliye Bakanı tarafından 2018 sonunda açıklanan Yeni Ekonomi Programı’nda kıdem tazminatı reformu öne çıkan konuların başında geliyor. Kıdem tazminatlarının şirket bilançolarında provizyon olarak takip edilmesi yerine doğrudan fonlama sistemine geçilmesi hedeflemesinde adres OKS olarak öne çıktı. Ödenecek tutarı işveren, çalışan ve devlet katkısı olarak ayıran kıdem tazminatı sisteminde isteğe bağlı çıkış hakkı olmayacak. Henüz tasarı ve görüşme sürecinde olan ve nasıl sonuçlanacağını kestiremediğimiz sistem uygulamaya geçerse, çalışanın kıdem payı olarak OKS’ye ödenecek zorunlu tutar nedeniyle gönüllü BES sözleşmelerinden bir miktar çıkış yaşanabilir.

OKS ve olursa kıdem tazminatı baskısına rağmen gönüllü BES tarafı özellikle ayrı bir devlet teşviki olanağı sunması nedeniyle yüksek gelirli katılımcılar tarafından mutlaka düşünülecektir. Düşük gelirliler için gönüllü BES tarafında mutlaka bir ivme kaybı oluşacaktır.

Her ikisi de aynı amaca, uzun vadeli tasarrufa, refah bir emeklilik yaşamına hizmet eden sistemler. Ülkemizde BES kısa ya da orta vadeli bir yatırım aracı olarak görülüyor. Katılımcılar zor günlerinde ilk olarak BES birikimlerini kullanmayı tercih ederek sistemden çıkabiliyorlar. Oysa BES uzun vadeli bir yatırım aracıdır. Dolayısıyla sistemden emekli olunduğu zaman elde edilecek avantajları daha iyi anlatılabilir. Öte yandan BES’te küçük tasarruflarla yatırım yapma imkanı var. Bugün aylık 100-150 TL tutarında tasarruf ile de bireyler kendilerine daha refah bir emeklilik hayatı hazırlayabilirler. Diğer yatırım enstrümanları ile kıyasladığımızda bu konular BES’in birer avantajı olarak karşımıza çıkıyor.

Bu noktada gönüllü BES’in mevcut avantajlarının, küçük birikimlerle tasarruf etme kolaylığının anlatılmaya devam edilmesi, özellikle devlet katkısından maksimum faydayı elde etmek için gönüllü BES’in en iyi alternatif olduğunun anlatılması gerekiyor. BES fonlarına ve getirilerine uzun vadeli bir bakış açısıyla bakılmasının sağlanması da BES’in performansının uzun vadeli değerlendirilmesini sağlamada, dolayısıyla kısa vadeli planlar nedeniyle BES’ten çıkışların azalmasına yardımcı olacaktır. Ayrıca, gönüllü BES’te fon çeşitliliğinin fazla olması, dolayısıyla farklı risk alma eğilimleri olan farklı yatırımcılar için daha çok seçenek sunması gönüllü BES’in en önemli avantajı olarak öne çıkmaktadır. Her iki sistemde de yılda 6 kez emeklilik yatırım fonlarını değiştirme hakkı bulunmakla birlikte BES’te daha fazla hareket alanının olması, BES’in cazibesini öne çıkarmaktadır. Gönüllü BES’te %25 devlet katkısının kişinin hesabında anında görülmesi de ayrı bir avantaj. Bu anlamda vurgu yapılması da faydalı olacaktır.

Son olarak 45 yaşından büyük kişiler, yapısı gereği, isteseler de OKS’ye dahil edilememektedir. Bu grupta bulunan kişilerin yatırım ve tasarruf ihtiyaçları için BES en iyi seçenek olmayı sürdürecektir. Katılımcılara yüksek katkı payları ile kısa sürelerde de büyük birikimler yapabilecekleri ve devlet katkısını kullanabilecekleri hatırlatılarak BES’in farkı ortaya konabilir.

Ülkemizde tasarruf bilinci hâlâ istenen düzeyde değil. Tasarruf bilinci oluşmamış bir toplumda emeklilik sitemine katılımın düşük olması ise beklenen bir tablo. Dolayısıyla ilk önce hep beraber toplumda tasarruf bilincini oluşturmaya, geliştirmeye yönelik çalışmalara ağırlık vermeliyiz. Çocuklarımıza daha küçük yaşta bu bilinci aşılamalıyız. Biz MetLife olarak bu amaçla Türkiye’de ilkokul, ortaokul ve lise çağındaki çocukların finansal okuryazarlık, girişimcilik ve tasarruf bilinci edinmeleri için sosyal sorumluluk projeleri yürütüyoruz. Akıllı Para Yönetimi, Bu Benim İşim gibi KSS projeleri ile gelecek nesillerin finansal okuryazar olmaları için çalışıyoruz.

Öte yandan hem şirketimizin gerçekleştirdiği hem de Türkiye genelinde uygulanan diğer araştırmalardan da gördüğümüz, bireylerin kendileri ve ailelerinin gelecekleri için aslında bir şekilde tasarruf yapma istek ve ihtiyaçlarının olduğu. Dolayısıyla ortada böyle bir ihtiyaç varken bireylerin tasarruf hedeflerine ulaşmaları için bu sistemler, devlet katkısı teşviki ile birlikte çok değerli fırsatlar. Katılımcılar hem gönüllü bireysel emeklilik sözleşmelerinden hem de otomatik katılım sözleşmelerine ödedikleri katkı payları üzerinden ayrı ayrı %25 devlet katkısı kazanabiliyor. Böylelikle toplam devlet katkısı tutarı bir yılda 7.675,20 TL’ye (2019 yılı için) ulaşabilir. Bu fırsatların insanlara iyi anlatılması gerektiğine inanıyorum. Özellikle bizim gibi sigorta konusunda önyargılı hareket eden bir toplumda bunun için ekstra çaba sarf etmek gerekiyor.

Bu avantajlarla birlikte katılımcıların düzenli ve zamanında bilgi almaları, emeklilik şirketlerine kolayca erişebilmeleri, aynı zamanda devlet teşvikleri ile büyüyen fonlarının iyi yönetilmesi sisteme olan güveni artıracaktır. Müşterilerin ihtiyaç ve beklentilerini odağına almış bir şirket olarak biz, sistemin faydalarını en iyi şekilde aktarma gayretindeyiz. Sistemde kalmanın önemini vurgulayacak bir iletişim yapıyoruz. Aynı zamanda müşteri memnuniyetini artırmak için yatırımlarımızı, organizasyonel yapımızı, iş akışlarımızı ve iş yapma modelimizi sürekli yeniliyoruz. Böylece müşterilerimizin ihtiyaçlarını en hızlı ve en kolay şekilde karşılayabiliyoruz.

Ayrıca, biliyoruz ki sistemden çıkışların bireylerin tasarrufa ayırabildikleri bütçe ile de ilgisi var, katılımcıların küçük miktarlarla da tasarruf edilebileceklerini, istedikleri zaman ara verme haklarının olduğu gerçeğini unutmamak ve iyi anlatmak lazım. %25’lik devlet katkısının devam etmesi kritik bir öneme sahip. Tüm bunlarla birlikte 18 yaş altının da sisteme dahil olması, işveren katkılı bir modele geçilmesi BES’in ivmesinin artması açısından değerli bir açılım olacak.