Image

“TSB tarafından yapılan bir ankete göre BES katılımcılarının yüzde 50’sinin, BES dışında bir tasarrufu bulunmuyor”

Türkiye gibi yaş ortalamasının yükseldiği, yaşam süresinin uzadığı ve yaşlı nüfusun arttığı ülkelerde bireysel tasarruflar oldukça önemli. Allianz tarafından yapılan bir araştırmaya göre 1950 yılında tüm dünyada 80 yaşın üzerinde olan kişilerin toplam nüfusa oranı yüzde 11’di, fakat 2017 yılına gelindiğinde bu oranın yüzde 20,9’a yükseldiği dikkat çekti. 2050 yılında bu oranın yüzde 27,9’a yükselmesi ve 1,6 milyar insanın emeklilik çağında olması bekleniyor. Ortalama yaşam süresinin 79’a yükseldiği Türkiye’de, emeklilik süresi 20-25 yıllara ulaştı. Yaklaşık iki çalışanın bir emekliyi finanse ettiği sosyal güvenlik sistemimizde, bugün çalışanların emekli olduklarında hayatlarını idame ettirebilmeleri için ihtiyaç duydukları maaşın sadece yüzde 60’ını alabileceği biliniyor. Dolayısıyla Türkiye’de tasarruf, oldukça kritik bir öneme sahip. Bu konuda bilincin giderek arttığını da söyleyebiliriz. İnsanlar, geleceğe yatırım, beklenmedik olağan dışı durumlara yönelik tedbir ve çocuklarının geleceğini düşünerek tasarruf eğilimlerini artırıyor.


Bireysel Emeklilik Sistemi (BES), ülke ekonomisine verdiği desteğin yanı sıra bireylerin tasarruf alışkanlıklarının gelişimine büyük katkı sağlıyor. Uzun dönemli bir yatırım aracı olan BES’te bugün itibarıyla 13 milyonun üzerinde kişi tasarruflarını değerlendiriyor. Bu, oldukça yüksek bir rakam olmakla birlikte daha gidilecek çok yolumuz olduğu da aşikar. Öte yandan, tasarruf alışkanlıkları üzerindeki güçlü etkisinin de bir göstergesi.  TSB tarafından yapılan bir ankete göre BES katılımcılarının yüzde 50’sinin, BES dışında bir tasarrufu bulunmuyor. OECD ülkelerinin emeklilik fonlarında biriken tasarruflar, GSYH’lerinin ortalama yüzde 64’ünü bulurken Türkiye’de bu oran yüzde 3,4 seviyelerinde. Dolayısıyla güçlü bir etkisi olmasına rağmen henüz istenen noktada olmadığını söyleyebiliriz.

 

2021 yılı, BES için kritik düzenlemelerin yılı oldu. Sistemde yapılan yeni düzenlemelerin, bireylerin tasarruf alışkanlıklarına ivme kazandıracak nitelikte olduğunu düşünüyoruz. Örneğin uzun zamandır sektörün gündeminde olan 18 yaş altı bireylerin sisteme dahil olmasının önündeki engeller kaldırıldı. 18 yaş altı genç nüfus potansiyelinin; 2003 yılından bu yana başarılı bir performans sergileyen sistemi daha da ivmelendireceğini söyleyebiliriz. TÜİK verilerine göre, ülkemiz nüfusunun yaklaşık yüzde 30’u 18 yaşın altında. İlk etapta 18 yaş altı 2,5-3 milyon gencin giriş yapması öngörülen Bireysel Emeklilik Sistemi’nin, orta vadede önemli bir fon büyüklüğü potansiyeline kavuşmasını bekliyoruz. Aynı zamanda bu düzenleme sonrasında her bir aile üyesi, devlet katkısı avantajından ayrı ayrı yararlanabiliyor. Düzenlemenin, tasarruf alışkanlıklarının ve finansal okuryazarlık bilincinin küçük yaşlardan itibaren gelişmesine de katkı sağlayacağını düşünüyoruz.

2021 yılında sistemde yapılan bir diğer önemli yenilik ise devlet katkısı oranının artırılması oldu. Dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen bir avantaj olan devlet katkısı, yüzde 25’ten yüzde 30’a çıkarıldı. Bu durumu sektörümüzün ve sistemin gelişimi açısından oldukça önemli buluyoruz. Bu karar da, sisteme olan ilginin artmasına ve sistemdeki katılımcı sayısının hızla ivmelenmesine, dolayısıyla tasarrufların artmasına sebep olacaktır. Hem mevcut katılımcıların sistemden maksimum yararı sağlayabilmesi hem de yeni katılımcıların BES ile buluşması adına devlet katkısı oranının artırılması önemli bir katalizör görevi üstlenecektir. 100 liralık bir katkı payına, devlet tarafından 30 liralık bir katkı sağlanması sistemdeki katılımcıların birikim motivasyonunu artıracaktır diye düşünüyoruz.

2021 yılında yüzde 43’ün üzerinde büyüyen BES fon tutarı, bugün geldiğimiz noktada Otomatik Katılım ile birlikte 244 milyar TL’yi aştı. Allianz Türkiye olarak fon getirisi açısından yılı üst sıralarda tamamlayarak getiri konusundaki başarımızı bir kez daha kanıtladık. Pandeminin etkilerinin büyük ölçüde devam ettiği 2021 yılında dahi hem katılımcı sayımızda hem de katılımcılarımızın fon tutarında artış yakaladığımızı göz önünde bulundurarak 2022 yılının da başarılı geçeceğini öngördüğümüzü söyleyebiliriz.

 

Sistemde yapılan yeniliklerin de sektör ve Allianz Türkiye özelinde karşılık bulacağını düşünüyoruz. 18 yaş altı genişleme ve yüzde 30 devlet katkısı ile katılımcıların sisteme olan ilgisinin ve güveninin artışı sayesinde 2022 yılının sonunda, 2021 yılına kıyasla daha yüksek bir artış yakalayacağımızı düşünüyoruz. Allianz Türkiye olarak Bireysel Emeklilik Sistemi’ni daha da iyi anlatarak vatandaşlarımızın birikim ve tasarruf ihtiyaçlarına yönelik ve özellikle emeklilik dönemlerinde onlara ek gelir de yaratacak sistemi sunma sorumluluğumuza devam edeceğiz.