Image

“Sistemin performansına baktığımızda emeklilik fonlarının 2018 yılı performansları, katılımcıların fon seçimi yaparken kendi risk algılarına ve yatırım ufuklarına en uygun ve dengeli varlık dağılımlarını tercih etmelerinin gerekliliğini bize göstermiş oldu”

Otomatik Katılım Sistemi’nde 1 yılını “Başlangıç Fonu”nda dolduran ve herhangi bir fon tercihinde bulunmayan çalışanların birikimleri, otomatik olarak standart fonlarda yatırıma yönlendiriliyor.


Sektör geneline baktığımızda OKS katılımcılarının birikimlerinin yaklaşık yüzde 75’inin standart fonlarda; yüzde 24’ünün başlangıç fonlarında kalan yüzde 1’lik bölümünün de değişken fonlarda değerlendirildiğini görüyoruz. Bu sonuçlar bize otomatik katılım sistemi katılımcılarının fon dağılımlarına çok fazla müdahale etmediğini gösteriyor.

Bireysel emeklilik fonlarının varlık dağılımlarının yaklaşık yüzde 60’ı kamu ve özel sektör borçlanma araçları ile ters repo, mevduat ve katılım hesaplarında yer alıyor. Buradan katılımcıların dengeli bir portföy oluşturmak ya da yüksek riskli fon tercihleri yapmak yerine daha çok sabit getirili menkul kıymetleri içeren ve düşük orta risk grubunda yer alan fonları tercih ettiklerini görüyoruz.   

Varlık dağılımı açısından dengeli fon tercihleri ile elde edilen tatminkar fon getirileri ve devlet tarafından katılımcılara ödenen yüzde 25’lik devlet katkısı, emeklilik sistemi açısından önemli avantajlar olarak sıralanabilir. Ancak unutulmamalıdır ki bireysel emeklilik sistemi, uzun vadeli tasarruf  sağlayan ve kişilerin emeklilik süreçlerinde mevcut yaşam standartlarını korumayı hedefleyen bir sistem. Bu açıdan emeklilik sistemine, yalnızca emeklilik yatırım fonları şeklinde değil, emeklilik planlaması olan, müşteri ile şirket arasında yapılmış uzun vadeli bir anlaşma olarak bakmamız gerekiyor. Gitgide yaşam ömrü uzayan bir toplum yapımız var. Bu nedenle özellikle emeklilik döneminde yaşam kalitesini artırmak için tasarruf etmekten başka bir çaremiz yok. Buna  ek olarak, sosyal güvenlik sisteminin emeklileri finanse etmekte zorlandığı bir süreç yaşadığımız da aşikar.

Emeklilik şirketleri, çeşitli yatırım enstrümanlarının getirilerinden yararlanabilmeleri amacıyla katılımcılarına farklı fon türleri sunuyor. Şirketler ayrıca fon seçiminde ve takibinde zorlanan katılımcılarına destek olabilmek amacıyla farklı risk gruplarına ve katılımcı profillerine hitap eden fon karmaları da öneriyor. Katılımcıların risk profillerine, beklentilerine ve sistemde kalmayı planladıkları süreye uygun ; hisse, döviz ve sabit getirili menkul kıymetler açısından dengeli varlık dağılımı olan fon karmaları tercih etmeleri durumunda, beklentilerinin altında bir getiri elde etme olasılıklarının düşük olduğunu söyleyebilirim.    

Sistemin performansına baktığımızda ise emeklilik fonlarının 2018 yılı performansları, katılımcıların fon seçimi yaparken kendi risk algılarına ve yatırım ufuklarına en uygun ve dengeli varlık dağılımlarını tercih etmelerinin gerekliliğini bize göstermiş oldu. Bu yıl altın ve eurobond fonları ortalama olarak yüzde 30’un üzerinde getiri sağlarken, hisse fonları ortalamada eksi yüzde 12 getiri sağladı. Bunun yanısıra yüzde 20’lere yakın ortalama getiri sağlayan likit fonlar da borçlanma araçları fonlarının üç katından fazla getiri sağlamış oldu.