Acentelikte Doğru Satış, Doğru Anlatımla Olur
Acentelikte Doğru Satış, Doğru Anlatımla Olur

Acentelikte Doğru Satış, Doğru Anlatımla Olur

Danişmend Sigorta Kurucu Ortağı ve Koordinatörü Onur Onaran

Türkiye'deki sigorta penetrasyon oranları, uluslararası ortalamaların oldukça altında bir seviyede, yalnızca %2,2 olarak belirlenmiştir. Danişmend Sigorta Kurucu Ortağı ve Koordinatörü Onur Onaran, bu durumu değerlendirerek, sigorta kültürünün henüz yeterince yerleşmemiş olmasının temel neden olduğunu ifade etti. Onaran, "Bu farkındalığın artırılması için regülatörler ve sektör yöneticileri bir araya gelerek kamu spotları ve bilgilendirme faaliyetleri ile vatandaşlara sigorta bilincini aşılamalıdır" dedi.

Onaran’dan satır araları şöyle;

“Acentelerin öncelikle mesleki gelişimlerinin sürekli bir hale gelmesi gerektiğini düşünüyorum. Benim kişisel olarak hayata ve mesleğe bakışım her zaman bildiklerimizin okyanusta damla olduğu yönündedir. O yüzden mesleki olarak her türlü yayın, genelge, yeni ürün, araştırma gibi gelişmeleri yakinen takip etmeye özen gösteriyorum. Buradan hareketle müşteriye bire bir dokunmayı gerektiren bu sektörde acentelerin her zaman var olacağını ve bu varlıklarını kişisel ve mesleki gelişimlerini ön planda tutarak güncel olarak sürdürmeleri gerektiğini düşünüyorum.

Acentelere büyük iş düşüyor

Biz şirket olarak dengeli bir portföy dağılımıyla sektörde varlığımızı sürdürüyoruz. Son dönemde özellikle pandemi yaşamamızla beraber sağlık sigortalarında ciddi bir farkındalık oluştu. Ve bu branştaki üretimlerde ciddi artış oldu. Sonrasında yaşadığımız ve hepimizi derinden yaralayan 6 Şubat Depremi ile birlikte de konut, işyeri ve hayat poliçelerinin önemi ortaya bir kez daha çok acı bir şekilde çıkmış oldu. Ancak bu farkındalıkların böyle talihsiz olaylar ile artması elbette hiç kimsenin isteyeceği gelişmeler değil. Bu yüzden regülatöre, sektör yöneticilerine ve son noktada müşteriye dokunan biz acentelere çok büyük iş düşüyor. Her sigorta branşı için branşa özel sıkıntılar var. Örneğin sağlık sigortasında herhangi bir tanı konmadan daha temel bir ifadeyle risk gerçekleşmeden önce sağlık sigortasını yapılması hepimizin bildiği bir konu. Ancak ne yazık ki genellikle sağlık sigortası tercih edenler başlarına sağlıkla ilgili olumsuz bir durum geldiğinde sigortayı düşünüyor ve alıcı pozisyonuna geçiyor. Poliçe öncesine dayanan bir rahatsızlığın tespiti halinde ilgili tanı kapsam dışı kalıyor. Bu durumda da kişilerin yaklaşımı poliçeyi iptal etme yönünde oluyor. Oysaki tıp literatüründe şu anda 8000 bin civarı tanı mevcut. Ve her yıl üstüne yenileri ekleniyor. Ancak sigortalı poliçe öncesine dayanan bir hastalıktan ötürü kapsam dışı kaldığında geride kalan 7999 tane tanı ihtimalini de poliçeyi iptal etmek isteyerek görmezden gelmiş oluyor.

Müşteri bilinçlenmezse, acentenin eğitimi yeterli olmaz

Danişmend Sigorta olarak müşterilerimize birebir iletişimde detaylı şekilde bilgi vermeyi kendimize ilke edinmiş durumdayız. Dönemsel kampanyalardan ziyade her daim müşteriye doğru ve sürekli bilgi aktarımının daha faydalı olduğu kanaatindeyim. Ancak her ne kadar biz bu ilkemize uygun hareket ediyor olsak da sigorta alıcılarının da bilinçlenmesi hususunda gerekenin yapılmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Türkiye gibi sigorta kültürünün tam olarak oturmadığı bir ülkede bu mesleği yapmanın esasında bir sosyal sorumluluk projesiyle eşdeğer olduğunu düşünüyorum.

Doğru satışın doğru anlatımla mümkün olacağını biliyoruz. Bu konuda biz acente paydaşların yeterli bilgiye sahibi olması gerektiğini ve daha da önemlisi bu bilgiyi doğru aktarabilmeleri gerektiğini düşünüyorum. Az önce sağlık sigortacılığı özelinde ifade ettiğim kişisel ve mesleki gelişimin ve bunun müşteriye doğru şekilde aktarımının sigortanın her branşında olması gerektiği aşikârdır. Regülatörün vatandaşa yapacağı sigorta kültürüne yönelik yatırımıyla birlikte biz acentelerin de bıkmadan usanmadan bu bilgilendirmeleri yapıyor olması penetrasyonun yükselmesi noktasında kilit rol oynayacaktır.”