Kurumsal Katılık, Sürdürülebilirliğin Önünde Bir Engel
Kurumsal Katılık, Sürdürülebilirliğin Önünde Bir Engel

Kurumsal Katılık, Sürdürülebilirliğin Önünde Bir Engel

Oldukça zor bir misyon edinen ve riskleri teminat altına alan sigortacılık sektörü herkes için olmazsa olmaz. Peki ya sigortacılığın riskleri nasıl ortaya koyulacak ve sektör nasıl sürdürülebilir kılınacak? Risklere rağmen sürdürülebilirliğin başlıca yolu; bu riskleri doğru belirlemekten ve doğru adımlar atmaktan geçiyor.

Son dönemlerde sürdürülebilirlik tüm sektörlerde tüm alanları etkisi altına almış durumda. Ekonomik koşullar ve artan riskler sigortacılıkta da sürdürülebilirliği sağlamayı zorlaştırıyor. Sürdürülebilirlik kavramı, son yıllarda karşımıza sıkça çıkan ve tüm sektörler için gündeme oturmuş bir başlık. Yarınları güvence altına almayı hedefleyen sigortacılık gibi bir sektör için de sürdürülebilirlik kavramının büyük önem taşıdığı aşikâr. Bugün olduğu gibi gelecekte de aynı imkân, koşul ve şartlarla yaşamın devam etmesini hedefleyen ve iş biçimlerini de buna uyarlamak isteyen şirketler, sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir sigortacılık adına adımlar atmak için projelerini sürdürüyor.

Kurumsal sürdürülebilirlik üç farklı başlıkta toplanıyor: sosyal, çevresel ve ekonomik. Bu temel bileşenler ışığında kurumlar sürdürülebilirliği verimlilik, sürdürülebilir büyüme ve şirket değerine fayda sağlamaları için benimserler. İklim değişikliği, çevresel sorumluluk, insan kaynaklı riskler, sağlık, doğal kaynaklar, nakliye, geri dönüşüm ve iç etkinlik başlıklarında kurumları tehdit edebilecek çok sayıda risk yetişmekte. Sigortacılık sektörü kendi sürdürülebilirliğini sağlamak için bu alanlardaki riskleri öngörerek planlamalar yapmalı, aksiyonlar almalı gibi görünüyor.

Aciliyetleri, potansiyel etkilerinin büyüklüğü ve sigortacılık endüstrisinin bunlarla muamelede oynayabileceği roller nedeniyle dokuz küresel sürdürülebilirlik konusu günümüz sigortacı nesli için hayati durumda;

• İklim Değişikliği

• Sağlık

• Doğal Kaynaklar

• Mikro Sigorta

• Gelişmekte olan İnsan Kaynaklı Riskler

• Geri Dönüşüm

• Yaşam Boyu Gelir

• Çevresel Sorumluluk

• İç Etkinlik

Sigortacılar riskleri anlamak ve bunları etkin bir şekilde yönetmek bakımından bilgiye kilit bir rol atfetmektedir. Riskler stratejik düzeyde araştırma ve analiz yoluyla ele alınmakta ve bu alanda politika yapıcılar, işletmeler ve STKlar gibi paydaşlarla iş birliğine gidilmektedir. Mikro düzeyde saha incelemeleri temel risk yönetimi aracı olarak kullanılmaktadır. Tipik bir risk değerlendirme faaliyeti, gayrimenkul zararı, gelir kaybı ve hırsızlıktan üçüncü taraf sorumluluğuna bir dizi riski kapsamaktadır. Bir diğer kritik faaliyet ise kaybın önlenmesidir. İşletmeler işlerini ihtiyatlı bir biçimde yapılandırmak suretiyle belirli risklerden kaçınabilirler. Tesis ve süreçlerin tasarımı ve kayba karşı alınacak tedbirlere ilişkin sistemler oluşturulması yoluyla kayıp potansiyeli daha da düşürülebilir. Ayrıca, sigortacılar kendilerine ait laboratuvarlar ve test tesisleri ile on yıllardır bu alandaki araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde hep ön planda yer almışlardır.

Sürdürülebilir Sigortacılığın Önündeki Temel Fırsatlar

Sigortacıların, hali hazırda bir dizi sürdürülebilirlik konusu ile uğraşmakla beraber, üç alana daha fazla dikkat göstermelerinde fayda bulunmaktadır:

• Mikro finansla bağlantılı olarak mikro sigorta hizmetleri sunmak

• Researching Gelişmekte olan riskleri araştırmak ve bu yöndeki bilgiyi paydaşlarla paylaşmak

• Doğal kaynaklara ilişkin sigortacılık ürün ve hizmetlerini geliştirmek

Sürdürülebilir Sigortacılığın Önündeki Engeller

Sürdürülebilir sigortacılığın önünde iki tür engel bulunmaktadır; Tüm finans sistemini etkileyen yapısal engeller ve sigorta edilebilirliğin önündeki engeller.

Temel yapısal engeller şunlar:

• Yanlış algılamalar – genelde işletmeler ÇSY konularının kendileriyle ilgisiz olduğu yönünde bir ön yargıya sahip bulunmaktadırlar, diğer taraflar da işletmelerin kar güdüsünün sürdürülebilirlikle bağdaşmadığını düşünmektedir.

• Kurumsal Katılık – düzenleyici çerçeveler etkili bir karşılık verilmesini engellemektedir. Kanunlar sigortacıların türevler gibi yenilikçi ürünleri üretmelerini yasaklamakta ve yabancı şirketlerin gelişmekte olan ülkelere girişini engellemektedir.

•  Yetersiz Kapasite – gelişmekte olan ülkelerde özel finansal sektör oldukça zayıftır.

•  Kırılganlık – en fazla etkilenen insanlar karşılarına çıkan tehditle en az baş edebilecek durumda olanlardır.