Özel Röportaj: ''Sigorta ürünleri ile kurumlara koruma kalkanı oluşturuyoruz''
Özel Röportaj: ''Sigorta ürünleri ile kurumlara koruma kalkanı oluşturuyoruz''

Özel Röportaj: ''Sigorta ürünleri ile kurumlara koruma kalkanı oluşturuyoruz''

Telesure Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Hayriye Ayvalı; “Deprem kuşağında yaşayan vatandaşlar olmamıza rağmen, halen sigorta korumasının ihtiyaç kalemlerimize girmemiş olması üzücü…”

Geçtiğimiz süreçte meydana gelen deprem felaketi hepimizi derinden etkiledi. Sigortacılık sektörünü de çok yakından etkileyen ve ilgilendiren bu durum, bizlere ülkedeki sigorta bilincini ve sigortalılık oranlarını sorgulamaya itti. Sizler bu konuda neler söylemek istersiniz?

Hepimiz için çok acı bir dönemden geçiyoruz. Öncelikle bu felakette yaşamlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarını kaybedenlere ise sabırlar diliyorum. Dileğim; bir daha böyle bir acı ülkemizde ve dünyada yaşanmasın. Olayın manevi boyutunda, yaralarımızı hep birlikte saracağız. Sigorta sektörü olarak, maddi boyutunu gerek bireylere gerekse kurumlara yönelik ürünlerle destekleyebiliyoruz. Depremde zarar görenlerin, evlerini, işyerlerini ya da fabrikalarını geri döndüremesek de onların maddi zararlarını karşılayarak, yeni bir yaşama başlamaları için gerekli kalemlerden birine çözüm sağlayabiliyoruz.

Yıllar itibarıyla sigortalılık oranlarında ufak artışlar yaşanıyor olsa da zorunlu sigortalarda dahi henüz sigortalılık oranlarımız istenilen boyutlara ulaşmadı. Son depremde zarar gören illerimizde DASK poliçe oranımız en yüksek %65’lerde. KOBİ ve konut poliçelerine bakıldığında bu oran daha da düşüyor. Deprem kuşağında yaşayan vatandaşlar olmamıza rağmen, halen sigorta korumasının ihtiyaç kalemlerimize girmemiş olması üzücü…

Ülkemizde kurumsal sigortalılık oranları nasıl seyrediyor?

KOBİ ve konutlara oranla, kurumsal sigortacılık alanında daha bilinçli olduğumuzu söyleyebilirim. Kurumlar, sigorta poliçelerinin koruma kapsamları konusunda bilgilendikçe, işletmelerini koruyan daha farklı ürün gamlarındaki sigorta poliçelerini de satın alma yönünde davranış sergilemekte. Örnek vermek gerekirse, mevcut sigorta programında sadece yangın, deprem ve ek teminatları için koruma alan gruplar, kar kaybı gibi yaşanabilecek bir risk sonrası, çalışamadığı sürelerdeki masrafları ve gelir kayıpları için de koruma alarak, programlarını genişletmekteler. Ya da fabrikalarındaki makinelerinin arızalanması sonrası oluşacak maliyetleri, makine kırılması poliçesi ile satın alabilmekteler.

Deprem sigortalarına özellikle bir parantez açmak isteriz. Bu alandaki sigorta gücü açısından nasıl bir gözleminiz mevcut?

Diğer risklerden farklı olarak deprem, sel gibi katastrofik risklerde, aynı anda birden fazla yerde hasar yaşanıyor. Bu durum da birçok sigorta şirketinin aynı anda çok ciddi tazminat talepleri ile karşılaşmasına neden oluyor. Çıkan tazminat tutarlarının milyar USD bazında olması, aklımıza “sigorta şirketleri bu tutarları ödeyebilecek mi?” sorusunu getiriyor. Tabii ki gerek ülkemizde gerekse dünyada sigorta şirketlerinin bu tazminatları kendi özsermayeleri ile ödemeleri mümkün değil. Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de sigorta şirketleri düzenledikleri poliçeler için, reasürörlerden koruma satın almaktalar. Yani diğer bir deyişle, sigorta şirketleri de düzenledikleri poliçede oluşacak hasar tazminatlarını ödemek için kendilerini sigortalatmaktalar.

99 depreminde sektörümüz hızla tazminatları ödedi. Yaklaşık 900 milyon USD tazminat ödendi. Yaşadığımız depremde de hasar tazminat tespitleri tamamlananlar ilk haftadan itibaren ödeme almaya başladı. Tespit çalışmaları devam edenler içinse, eksperler hızla dosyaları kapatıp, tazminatların ödenmesi için sigorta şirketlerine dosyaları teslim ediyorlar. Sektörümüz yaraları sarmak için elinden geleni yapmak istiyor. Yaşadığımız depremin toplam zararının 80 milyar USD seviyesine ulaşacağı ön görülüyor. Sigortalılık oranı göz önüne alındığında bu zararın 5 milyar USD’lik kısmının sigorta şirketlerince ödeneceği tahmin ediliyor.

Siz kurumsal sigorta alanında önemli bir marka olarak, en çok hangi sektördeki kurumların öncelikli sigorta ihtiyacının altını çizmek istersiniz?

Burada sektör ayrımı yapmak çok zor. Çünkü dünyada gelişmiş ülkelere baktığımızda, sigorta kalemi kurumların bütçelerinde ana ihtiyaç kalemlerinden birisi. Hatta bireysel sigortalarda bile, aileler, yıllık gelirlerinde ciddi bir oranı sigorta poliçe ödemeleri için ayırmaktalar. Bu nedenle burada sektör belirtmeyeceğim. Ama branş belirtmek gerekirse, sorumluluk riskleri, tazminat büyüklükleri itibariyle ciddi önem taşımaktadırlar. Kurumların finansal güçleri ne olursa olsun, sorumluluk sigortaları yaptırılmadıysa, ya da yeterli teminat limitleri yoksa, oluşan riskler sonrasında firma finansalları, çıkan tazminatları ödemekte zorlanabilir, hatta ödeyemeyecek duruma gelebilir. Bu nedenle, tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de doğru tazminat limitleri ile yaptırılan sorumluluk sigortaları, kurumların öncelikli sigorta ihtiyacıdır diyebiliriz.

Üretim sektörlerindeki depreme karşı sigortalılık oranları ne durumda?

KOBİ’ler için, ülke genelinde bu oranlar çok düşük. Kurumsal riskler olarak baktığımızda farkındalık artıyor. Kurumsal risklerde %80 sigortalılık oranlarından bahsedebiliriz. Bu poliçelerde bedellerin doğru belirlenmesi önem arz ediyor. En sık rastlanılan sorun, bedellerin yıllar itibarıyla güncellenmemesine bağlı eksik sigorta riski. Bu nedenle, yeni yatırımların yıl içerisinde zeyl ile poliçeye ekletilmesi, sigorta bedellerinin her yıl gerçek bedele uygunluğunun titizlikle kontrol edilmesi, hasar anında işletmelerin zararlarını tazmin edebilmeleri açısından önemlidir.

Kurumsal bazda deprem felaketine karşı sigorta oranlarının artması için neler yapılmalı, siz bu alanda neler yapıyorsunuz?

Bina mülkiyet sahibi olan kurumlarımız, binalarının inşaat dönemlerini firma olarak planladıklarından ve denetlediklerinden, depremi işletmeleri için bir risk olarak görmeyebilirler. Burada sigorta hasar değerlendirmelerinin kök nedene bakılarak ilerlendiğinin iyi anlatılması gerektiğini düşünüyorum. Deprem sonrası oluşan, doğalgaz patlamaları, elektrik hasarlarına bağlı oluşan yangınlar ya da su borularının patlamasına bağlı oluşan su riskleri, kök neden deprem olduğundan, ancak poliçede deprem teminatı satın alındıysa teminata dahil olmaktadır. Dolayısıyla, kurumlarımız sigorta programlarını hazırlarken, simülasyonlarla sigortalılarımızın, firma risklerini doğru değerlendirmelerine ışık tutuyoruz. Sadece bina ya da makineleri, emtiaları için değil, deprem sonrasında kuruma faaliyetlerine devam etme imkânı verecek olan kar kaybı sigortalarında, deprem teminatı satın alınmasının, firmalarına sağlayacağı katkıları paylaşıyoruz. Tüm bu görüşmelerin sonucunda, kurumun yapısına en uygun teminatla poliçesini oluşturmasına önderlik ediyoruz.

Deprem sigortaları dışında, kurumsal sigortalar alanında başka hangi branşlara dikkat çekmek istersiniz? Buradaki eksikler neler?

Ülkemizin deprem kuşağında yer alması nedeniyle, sigortalılık bilincinde ne yazık ki ilk hatırlanan teminat deprem tazminatı oluyor. Katastrofik risk yaratması nedeniyle de, ülkemizin önemli sigorta risklerinden birisi. Değişen iklim koşulları; sel, dolu, fırtına, hatta hortum gibi daha önceki yıllarda çok da sık rastlamadığımız diğer katastrofik riskleri de gündemimize taşıdı. Tüm bu riskler, yangın poliçesinin altında deprem gibi teminat altına alınabilmektedir.

Değişen ve gelişen teknoloji, üretim hatlarının elektronik tabanlı makinelerle yapılması sonucunu doğurdu. Burada elektronik cihaz ve makine kırılması poliçeleriyle, arıza ve kırılmaları teminat altına aldığımız son derece geniş teminat yapısına sahip olan all risk poliçelerimiz var.

Globalleşen dünya ile ürünlerin tüm dünyaya ihracatı ya da ithalatı arttı. Bu alanda nakliyat sigortası ile riskler, sigortaya devredilebilmekte.

Yine global ekonomi, sorumluluk rizikolarını ön plana çıkarttı. Ürün sorumluluk, ürün geri çağırma gibi, sigorta teminatları ile hatalı üretimlerin yaratacağı sorumluluk riskleri sigorta ürünlerine devredildi.

Teknolojinin oluşturduğu diğer bir risk ise siber güvenlik sorunları. Bu alanda da siber riskler poliçesi ile, işletmelerin sigorta güvencesiyle  faaliyetlerine devam edebilmelerine olanak sağlıyoruz.

Tabii bu arada kurumların yöneticilerinin karar alma sorumluluklarını rahatlatabilmek için sunduğumuz yönetici sorumluluk sigortalarını da unutmamak gerekir.

Özet olarak, kurumların kendi faaliyetlerini sürdürürken, ihtiyaç duydukları her alanda sigorta  ürünleri ile kuruma koruma kalkanı oluşturulabiliyor diyebiliriz.

Burada sektörün diğer paydaşlarına düşen görevler neler?

Sigorta şirketleri ve aracı kurumlar yani brokerler ile acenteler, birlikte hareket ederek ülkemizde sigortalılık bilincini arttıracak projelerde etkin görevler almalıdır. Sigorta ülkemizde bir lüks değil, ihtiyaç olarak görülmelidir. İlkokuldan itibaren eğitimin içinde yer almalı, çocukluktan sigorta bilinci oluşturulmalıdır.

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de dizilerin izlenme oranları düşünüldüğünde, senaryoların içine eklenecek sigorta ürünlerinin ailelere, KOBİ’lere ya da kurumlara yarattığı güvence ile kişilerde sigorta farkındalığı yaratılabileceği görüşündeyim.

Telesure olarak deprem sonrasında nasıl bir süreç izlediniz, yaraları sarmak adına hangi adımları attınız?

Çok geniş bir coğrafi alan depremden etkilendi. Depremin ilk saatlerinden itibaren, bu alanda faaliyet gösteren sigortalılarımızla iletişime geçerek süreç yönetim planımızı oluşturduk. Limanlarda yer alan ithalat ve ihracat risklerinin tespiti için çalışmaları organize ettik. Bu, işin planlama ile ilgili olan tarafıydı.

Diğer taraf ise bölgeye yardım organizasyonuna katkı yapabileceğimiz alanların tespit edilmesiydi. Tüm ülkemiz gibi şirketimiz de tek yürek oldu. Hangi alanda bölgede etkin yardım katkısı yapabileceğimiz üzerine ekiplerimiz görüştü. Burada köylere ulaşım şartlarının kış olması nedeniyle zor olacağı, arazi taşıtları ile bu alanda destek olunabileceği görüşü ağırlık kazandı. Yardım ekibimiz, arazi taşıtları ile erzak yardımlarını toparlayıp, yola çıktılar. Hem şirketimizin yardımlarını bölgeye köy köy dağıttılar hem de farklı illerden gelen yardımları tırlardan depolara indirerek, bu yardımların köylere dağıtımı alanlarında görev aldılar. Burada arazi taşıtları ile bölgeye gitmiş olmaları, köylere ulaşımda daha hızlı ve güvenli hareket etmelerini sağladı. Yardımların düzenli devam etmesi için, bölge ile iletişimde kalarak, elimizden gelen desteği vermeye devam edeceğiz.

Maddi, manevi son derece yıpratıcı bir dönemden geçiyoruz. Sigorta, zor zaman dostu bir alan olması nedeniyle, böyle zamanlarda daha ön plana çıkıyor. Tabii ki manevi kayıplarımızı yerine koyabilmemiz mümkün değil. Fakat sigorta bilincini tabana yaydığımızda, maddi kayıplarımızı sigortaya devrederek, hem bireylerin hem kurumların, dolaylı olarak da ülke ekonomisinin üzerinde oluşacak maddi riskleri devretmemiz mümkün.