ÖZEL RÖPORTAJ: Önümüzdeki yıl 1 milyon çocuğun BES'e girmesi en büyük hedeflerimizden biri
ÖZEL RÖPORTAJ: Önümüzdeki yıl 1 milyon çocuğun BES'e girmesi en büyük hedeflerimizden biri

ÖZEL RÖPORTAJ: Önümüzdeki yıl 1 milyon çocuğun BES'e girmesi en büyük hedeflerimizden biri

Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Atilla Benli; “11 aylık veriler ışığında hayat dışı branşlarda en çok büyüme sağlayan ilk 5 branştan bahsetmem gerekirse, Nakliyat %45, Genel Sorumluluk %41, Genel Zararlar %32, Kara Araçları %31 ve Yangın ve Doğal Afetler %27’lik büyüme ile sıralandı”

2021 yılında sigortacılık sektörünün kaydettiği gelişimi nasıl değerlendiriyorsunuz?

2021 pandemi ve doğal afetlerin; dolayısıyla da sigortanın hem bireyler hem ticari işletmeler hem de devletimiz açısından ne kadar büyük önem taşıdığının çok belirgin bir şekilde ortaya çıktığı bir yıl oldu. Sektör olarak hem pandeminin hem de doğal afetlerin vatandaşlarımız üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmaya çalıştık, üzerimize düşeni yapmaya çalıştık, yaptığımıza da inanıyorum. Bununla birlikte isterdik ki sigortalılık oranları daha yüksek olsun ve bizler de sektör olarak vatandaşlarımıza, işletmelerimize, devletimize çok daha fazla destek olalım, bugünkünden çok daha fazla yük üstlenelim. OECD ülkelerinde bu tür felaketlerin %40 ile %50’si arasında yükünü sigorta sektörü üstleniyor. Bizde ise bu oran şu an için sadece %3. Gidecek ne kadar yolumuz, çalışacak ne kadar çok konumuz olduğunu görüyoruz. 

Prim üretimine baktığımızda 2020 yılını yaklaşık 83 milyar TL ile kapattık. 2021 yılı kasım ayı itibarıyla 89,6 milyar TL prim üretimi gerçekleştirdik. Hayat dışı prim üretimi %24,4 artışla 74 milyar liraya, hayat prim üretimi %18,2 artışla 16 milyar liraya ulaştı. 2021 yılını ise 100 milyar TL civarında bir prim üretimi ile kapatmayı öngörüyoruz.

Kısaca 11 aylık veriler ışığında hayat dışı branşlarda en çok büyüme sağlayan ilk 5 branştan bahsetmem gerekirse, Nakliyat %45, Genel Sorumluluk %41, Genel Zararlar %32, Kara Araçları %31 ve Yangın ve Doğal Afetler %27’lik büyüme ile sıralandı.

Bireysel kredi hacmindeki değişim ise hayat sigortalarındaki prim üretiminde en önemli etkenlerden biri oldu.  2021 yılının ilk 11 ayında tüketici kredileri bir önceki yılın aynı dönemine göre %13 artarken hayat grubu sigortalar branşında brüt yazılan primler de bir önceki yılın aynı dönemine göre %13 arttı.  

Geride kalan 11 aylık rakamlar gösteriyor ki sektörümüz istikrarlı büyümesini sürdürüyor:

BES tarafında ise Emeklilik Gözetim Merkezi'nin açıkladığı 17 Aralık 2021 verilerine göre 2021 yılının başından itibaren Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ve otomatik katılım sistemindeki (OKS) katılımcı sayısı %5 artarak 13,3 milyona, devlet katkısı dahil toplam fon büyüklüğü ise %60 oranında artarak 273 milyar TL'ye ulaştı. Yaşanan bu olumlu trende fonların başarılı performansı önemli şekilde katkıda bulundu.

Öte yandan, 2022 yılında brüt asgari ücretin 5.004 TL’ye yükselmesi ile devlet katkısı üst limiti %30 devlet katkısının hayata geçirilmesiyle 18.014 TL’ye yükselecek.

18 yaş altının sisteme dahil edilmesi, BEFAS ve dijitalleşmenin artışına bağlı mevzuat değişikliklerinin katılımcı sayısı ve fon büyüklüğündeki olumlu etkisinin üzerine; 2022 yılına %30 devlet katkısı teşviki ile girecek olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Devlet katkısındaki 5 puanlık artışın 273 milyar TL’ye ulaşan fon büyüklüğünü daha da yukarı taşımasını bekliyoruz. Artık katılımcıların devlet katkısı hak edişlerini kaybetmemeleri için bir kez daha düşüneceklerini değerlendiriyoruz. Çünkü devlet katkısının yanı sıra fon getirileri de hesaba katıldığında BES’in rakipsiz olduğunu düşünüyoruz.

BEFAS ile birlikte sağlanan işlem kolaylığı ve fon evreninin genişlemesi, 18 yaş altındaki ilginin artarak devam etmesi, aynı zamanda bazı vakıf, sandık ve dernek gibi kuruluşlardaki birikimlerin BES’e aktarımı, devlet katkısı oranının %30’a yükseltilmesi gibi gelişmeler ile birlikte 2022 yıl sonu itibarıyla yaklaşık 500 milyar TL fon büyüklüğüne ulaşmayı hedefliyoruz.

Diğer yandan, otomatik katılım sisteminde 2017 yılından bu yana, yaklaşık 4 senelik kısa bir sürede, 6,2 milyon katılımcının sistemde birikim yapması sağlanmış olup, önümüzdeki dönem yeni işe girişler ve otomatik katılımda tasarrufu cazip hale getirecek düzenlemelerin hayata geçirilmesiyle birlikte büyük bir ivme kaydedebiliriz.

2021, en çok hangi branşları ön plana taşıdı?

Sağlığın ve sağlık sigortalarının önemi Covid-19 salgınında bir kez daha ortaya çıkmıştır. 2021 yılında, 2020’nin ilk 11 ayına göre; toplam sağlık sigortalı sayısında %24, tamamlayıcı sağlık sigortası özelinde ise sigortalı sayısında %34 artış gerçekleşmiştir. Vatandaşlarımızın sağlık sigortalarına ilgisi her geçen gün artmaktadır.

Son dönemde araç bedellerinin artışı ile birlikte kasko sigortası yaptıran vatandaşlarımızın sayısında da önemli bir artış göze çarpmaktadır. Kasım sonu verilerine bakıldığında 2020 yılında 6,3 milyon olan kasko yürürlükteki poliçe adedinin yaklaşık %15 artarak 7,3 milyon adedi geçtiği görülmektedir. Aynı şekilde ihtiyari mali mesuliyet branşında yürürlükteki poliçe adetleri %20 oranında artış göstererek 1 milyon adete yaklaşmıştır. Bu veriler doğrultusunda araç bedel artışlarının oto sigortalarında poliçe talebini artırdığı açıkça görülmektedir.

Trafik sigortasında 2021 yılı maliyet unsurları nelerdi ve 2022 beklentiniz neler olacak?

Özellikle yılın ikinci yarısında yaşanan kur dalgalanmaları ve bunun yansıması olarak yedek parça maliyetlerinin artması ve ayrıca araç bedellerinin artışı ile maliyetler önemli oranda artmıştır. Yaptığımız araştırmada yılın ilk 11 ayında yedek parça maliyetlerinin yaklaşık %62 oranında artış gösterdiği görülmüştür.

Yüklenen bu maliyetler karşısında yılın 11 aylık döneminde zorunlu trafik sigortasında ortalama poliçe primi sadece %4 oranında artarak 721 TL olarak gerçekleşmiştir. Bu rakamlardan da anlaşılacağı üzere maliyetlerde yaşanan artışı sigortalılara yansıtmamak adına sigorta sektörü üzerine düşen sorumluluğu azami olarak yerine getirerek, bunu poliçe fiyatlarına yansıtmamaya çalışmıştır.

2022 yılı için değerlendirme yapacak olursak; öncelikle yeni genel şartların getirdiği düzenlemelerin %12,5 dolayında ilave maliyet yükü getireceği değerlendirilmektedir. Buna ek olarak asgari ücrette yaşanan %50 oranında artış ile yedek parça fiyatlarında yaşanan yaklaşık %60 dolayındaki artış, önümüzdeki yılın fiyatlamalarında bir baskı unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır.

2022 yılında sektöre yüklenecek ilave maliyet tutarlarına değinilecek olursa; 2022 yılında enflasyon, kur ve asgari ücretteki artışlara ek olarak genel şart değişikliklerinin etkisi ile toplam maliyetlerin maddi/bedeni ayırımı gözetilmeksizin %47 oranında artarak asgari 8,9 milyar TL civarında artacağı öngörülmektedir. Bu maliyetin 7,3 milyar TL’si enflasyon, kur ve asgari ücret artışından, 1,6 milyar TL’si ise yeni genel şartların getirdiği ilave maliyetlerden kaynaklanmaktadır. Bu artışların etkisi ile 2021 yılı üçüncü çeyrek itibariyle vergi hariç alınan her 100 TL’lik prime karşın 102,4 TL hasar ödemesi yapılmıştır. Bu oranın son çeyrekte yaşanan maliyet artışları ile sene sonunda her 100 TL’lik vergi hariç alınan prime karşılık 110 TL hasar ödemesi oranına geleceği öngörülmektedir. Diğer taraftan hasar ödemelerine ilaveten acente komisyonları, SGK’ya aktarılan tutar ve işletme giderlerinin de 25 TL tutarında bir maliyet oluşturması ile sene sonu itibariyle alınan her 100 TL prime karşılık sigorta şirketlerine 135 TL maliyet oluşmasına yol açacaktır.  Bu öngörüler ışığında trafik sigortasının mevcut fiyatlamalar ile sürdürülebilir olmaktan uzak olduğu değerlendirilmektedir.

Diğer taraftan trafik sigortasında şirketlerimizin uymakla mükellef oldukları SEDDK tarafından belirlenen azami tarife uygulaması devam etmektedir. Bu tarifeye göre 2022 yılı için ilan edilen azami tarife aylık artışları %1,25 oranında olacak ve yıllık artış %17,52 olarak devam edecektir. Bu sebeple sıraladığımız bu maliyet baskısı karşısında şirketlerimiz de dengeli ve sürdürülebilir bir fiyatlama politikası beklentisi içerisindedirler. Ancak rakamlar bize 2022 yılının trafik sigortası açısından zorlu bir yıl olarak karşımıza çıkacağını göstermektedir.

Geçtiğimiz süreçlerde ülkemizde yıkıcı depremler yaşadık. Bu durum DASK gelişimini nasıl etkiledi?

Bildiğiniz üzere ülkemiz bir deprem ülkesi. 1999 Marmara Depremi ile birlikte hayatımıza giren DASK gelinen durumda büyük bir başarı hikayesi olmuş ve bugün birçok ülkenin örnek aldığı bir yapıya kavuşmuş durumda. Zorunlu Deprem Sigortası yaşadığımız binanın depremin meydana getirdiği maddi zararlarını karşılamaya yönelik bir teminat sistemi. Ülkemizde yaşanan her deprem peşinden insanların yuvalarını koruma ihtiyacını acı bir şekilde hatırlatıyor.  2020 yılı başında Elâzığ ve Malatya illerimizde yaşanan ardından 30 Ekim 2020’de İzmir’de yaşanan depremler de son yaşanan acı tecrübelerimiz. 2020 yılında yaşanan bu depremler sonrasında DASK poliçesi satışlarında %13,5 oranında artış gerçekleşmiştir. 2018 yılında 8,8 milyon konutun deprem sigortası varken 2021 yılında güncel sigortalı konut sayısı 10,5 milyona ulaşmıştır.

DASK’ın kuruluşundan bu yana sigortalılara yaptığı ödeme toplamı 900 milyon TL’ye ulaşmıştır. 2020 Ocak ayında Elâzığ depremi için sigortalılara 300 milyon TL ödeme yapıldı. 2020 Ekim ayında yaşanan İzmir depreminin ardından yapılan toplam 340 milyon TL tutarındaki ödeme ise bir depreme ilişkin olarak gerçekleştirilen en yüksek ödeme olmuştur.

Bu yıl özellikle BES tarafında önemli gelişmeler kaydedildi. Gelinen noktayı nasıl yorumlarsınız?

Bildiğiniz gibi, iktisatta tasarruf yatırım dengesi vardır. Bir ülkede tasarruflar yatırımlardan fazla ya da yatırımlara eşitse o ülkede dış kaynağa ihtiyaç kalmaz. Eğer tasarruflar yatırımlardan düşükse o zaman dışarıdan tasarruf ithali gerekir ki bu da cari açık demektir. Tasarruf oranı ne kadar yüksek olursa o ülkede cari açık o kadar düşük olmaktadır. Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir bir şekilde büyümeye devam etmesi ve dış kaynağa daha az gereksinim duyması için yurtiçi tasarruflarını artırması Türkiye ekonomisinin en önemli hedefleri arasındadır.

Cari açığın sürdürülebilirliği, yatırımların devamı ve dolayısıyla istihdamın ve üretimin artırılması açısından hayati öneme sahip olan yüksek tasarruf ve sermaye birikimi de ülkemizin politika belgelerinde sıklıkla ifade edilmektedir. Son dönemde açıklanan yeni ekonomi modelinde de düşük cari açık-yüksek büyüme hedefine vurgu yapılmaktadır.

Tasarruf amaçlı ayrılan paraların yastık altında tutulmadan finansal sistem aracılığıyla yatırıma dönüştürülerek ekonomik faaliyetlere aktif olarak dâhil edilmesi ülkemizin refah seviyesinin artırılması için önemli. Bireysel emeklilik sistemi burada çok kritik bir rol oynuyor.

Dolayısıyla, makro perspektifte %30 devlet katkısı gibi teşvikler, vatandaşların tasarruf bilincinin artırılmasının yanında, cari açığın azaltılması, yatırımların teşviki ve ekonomik kalkınmaya katkı gibi amaçları hedeflemektedir.

2020 yıl sonu verilerine göre özel emeklilik fonlarının GSYH’ye oranına bakıldığında OECD ağırlıklı ortalaması %145,9 iken Türkiye’de bu oran %3,4’e ulaşmıştır.

Ülkemizin ulusal tasarrufların artırılması konusunda potansiyelimizin daha fazla olduğunu bilerek devletimizin desteği ve güveni ile çalışmalarımıza var gücümüzle devam ediyoruz. Geçtiğimiz 18 yılda başarılı bir performans sergileyen sistemimizin, devlet katkısının yanı sıra katılımcılarına sağladığı fon getirisinin diğer enstrümanlardan daha yüksek olduğu, özellikle uzun vadede istikrarlı ve sürdürülebilir bir başarı sergilediği görülmektedir.

17 Aralık 2021 itibarıyla 273 milyar TL’ye ulaşan toplam fon büyüklüğü, 13,3 milyon katılımcı ile gelinen nokta hepimiz açısından umut verici. Katılımcılarımızın birikimlerinin değerlendiği emeklilik yatırım fonları 2021 yılında da başarılı bir performans göstermeye devam etmektedir.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı %30 devlet katkısı teşvikinin sistemin sürdürülebilir büyümesine çok büyük bir ivme katacağını, vatandaşlarımızın sisteme olan güvenlerini ve ilgisini daha da pekiştireceğini düşünüyoruz. 

Bireysel Emeklilik Sistemi diğer tüm tasarruf araçlarından farklı olarak; getiri avantajını devlet güvencesiyle garanti etmektedir. Yatırılan her 100 TL katkı payının BES’teki karşılığı 2022 yılından itibaren yeni devlet katkısı oranı ile 130 TL olacaktır. Bu tutarın üzerine 2021 yılının ilk 11 ayında kaydedilen fonların %33 getirisi de eklenmektedir. Önümüzdeki dönemde, %30 devlet katkısı ile beraber fonlardan getiri sağlanmış olacaktır. Böylelikle, diğer yatırım araçlarına göre devlet katkısı getirisi de dahil edildiğinde BES’e yapılan yatırım rakipsiz bir birikim sağlamaktadır.

Bu doğrultuda, 18 yaş altının sisteme dahil edilmesi, BEFAS üzerinden katılımcılara diğer emeklilik şirketlerinin fonlarının sunulması ve devlet katkısının %30’a çıkarılması gibi gelişmelerle 2022 yılına girerken; ulusal tasarrufların artırılmasında önemli bir lokomotif olan BES’in tüm bu olumlu gelişmeler ışığında nice başarılara imza atmasını bekliyoruz ve 500 milyar TL fon büyüklüğünü kısa bir sürede yakalamasını hedefliyoruz.

18 yaş altındakilerin BES’e dahil olmasıyla ilgili güncel rakamları paylaşır mısınız? Beklediğiniz talep geliyor mu?

18 yaş altının sisteme dahil olmasına imkân sağlanması ile birlikte vatandaşlarımızın sisteme olan talebi memnuniyet vericidir. 7 ay gibi kısa bir zaman diliminde, en son açıklanan 17 Aralık 2021 tarihli EGM verilerine göre, 153 bini aşkın 18 yaş altındaki çocuğumuzun sisteme girmesi ile devlet katkısı dahil yaklaşık 325 milyon TL fon büyüklüğüne ulaşıldı. Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı devlet katkısının %30’a yükseltilmesinin anne babaları, çocukları için tasarruf etmeye daha da özendireceğini düşünüyoruz. Bu kapsamda, önümüzdeki yıl 1 milyon çocuğun sisteme girmesi en büyük hedeflerimizden birisi.

Öte yandan, artık örf ve adetlerimizle uyumlu olarak çocukların geleceği için ailelerin çocuklara alacağı hediyelerde BES’i tercih etmeleri gerektiğini vurguluyoruz. En güzel birikim çocukların yarınlarına yapılan katkıdır; okula giderken alınan harçlıklar, doğum hediyesi, yaş günü hediyesi gibi farklı birikimler çocuklarımızın BES hesaplarına aktarılabilecektir.

2022’de sigorta sektöründe yeni ürün ve hizmetler neler olacak?

Covid-19 tecrübesi ile birlikte, dijitalleşmenin de hızla arttığı bu dönemde, sağlık hizmet sağlayıcılarının tele sağlık uygulamalarına daha fazla ağırlık verecekleri ve bu hizmetlere talebin de artacağı tahmin edilmektedir. Bu kapsamda sağlık sigortacılığının gelişimini devam ettireceğini bekliyoruz.

Salgın dönemi ile değişen piyasa koşullarını doğru değerlendirmek ve şirketlerin bu koşullara uyum sağlaması yöneticilerin üzerine ek sorumluluklar yükledi. Bunun etkisiyle özellikle gelişmiş ülkelerde yönetici sorumluluk sigortasına yönelik yüklü tazminat talepleri ile karşılaşılmasının sonucunda bu ürüne ilişkin talebin ülkemizde de artmasını beklemekteyiz. Bu çerçevede yönetici sorumluluk sigortası genel şartlarının SEDDK tarafından 2022 yılında yayımlanmasını beklemekteyiz.

Trafik sigortası tarafında ise doğrudan tazmin sistemi gibi sigortalıların/hak sahiplerinin tazminat alma sürecini hızlandıracak ve sigorta algısına pozitif katkı sağlayacak projeler de gündemimizde yer almaktadır.

Bununla birlikte, genel olarak değerlendirdiğimizde, müşteri bağlılığı ve deneyimimin ön plana çıkmaya başladığı bu dönemlerde sigorta şirketleri sadece poliçe üretimi ve hasar ödeme anında değil müşterileri ile anlamlı etkileşimler kurmak ve hayatın her anında müşterilerinin yanında olmak adına iş ortaklıkları ile sundukları hizmetleri de çeşitlendirmektedir.

Sektör yeni seneden ne bekliyor?

Ülkemiz sigortacılığını geliştirmek için düzenleyici denetleyici otoritemiz SEDDK ile çok yakın bir iş birliği içerisinde çalışıyoruz. Bu yakın iş birliğinin olumlu sonuçlarını da hep birlikte görüyoruz. Temennimiz SEDDK’nın geçmişte olduğu gibi önümüzdeki dönemde de yapısal reform hazırlıklarında ve mevzuat düzenlemelerinde tüm paydaşlarıyla koordineli bir şekilde çalışmalarını yürütmesi, sektörümüzü aktif bir şekilde çalışmaların içinde tutması ve sektörümüze mevzuat değişikliklerinde altyapı ve operasyonel dönüşümler için gerekli geçiş süreleri tanımaya devam etmesidir.

Branş ve ürünler özelinde ise; finansal sigortaların geliştirilerek yaygınlaştırılması için gerekli mevzuat değişikliklerinin hayata geçirilmesi, sağlık sigortalarının yaygınlaşması adına teşvik sisteminin iyileştirilmesi, oto sigortalarında müşteri memnuniyeti ve penetrasyonu artırıcı projelerin desteklenmesi, zorunlu sigortalarda sigortasızlık oranının azaltılmasını sağlayacak tedbirlerin alınması, doğal afet sigortalarının kapsamının geliştirilmesi, dijital sigortacılığa uygun mevzuat altyapısının geliştirilmesi öncelikli beklentilerimiz arasında yer almaktadır.

Son olarak şunu da belirtmek isterim ki; ülkemizde tamamlayıcı sağlık sigortasının yaygınlaşabilmesi ve beklenen faydaların sağlanabilmesi için hayat branşında da önemli hale gelen kamu ve sigorta şirketleri arasında veri entegrasyonunun sağlanabilmesi talebi de gündemimizde yer almakta olup, bu veri alışverişinin sağlanmasının sağlık branşında sigortalılık oranının artırılmasında çok önemli bir adım olacağı düşüncesindeyim.

RÖPORTAJ: KÜBRA KANUN