ÖZEL RÖPORTAJ: Finansal sigortaların sigorta sektörü ortalamasının üzerinde büyümesini bekliyoruz
ÖZEL RÖPORTAJ: Finansal sigortaların sigorta sektörü ortalamasının üzerinde büyümesini bekliyoruz

ÖZEL RÖPORTAJ: Finansal sigortaların sigorta sektörü ortalamasının üzerinde büyümesini bekliyoruz

Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Atilla Benli; “18 yaş altı kesimin sisteme girecek olması ulusal tasarrufları büyütecek”

Son dönemlerde sigorta ve özel emeklilik alanlarında çok sayıda yeni düzenleme hayata geçti. Bunlardan en çok konuşulanlardan biri özel emeklilik alanındaki yenilikler. Sizler, BES’e 18 yaş altı kesimin girişinin önünün açılmasını nasıl yorumluyorsunuz?

25 Mayıs 2021 tarih ve 31491 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren yasa ile 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi yürürlükten kaldırılarak; 18 yaş altı kişilerin sisteme dahil olabilmesi için sisteme girişteki fiil ehliyeti şartı kaldırıldı.

Yeni düzenlemeyle, sistemde 18 yaşını doldurmayanların da kendi adına sözleşme yapabilmesi sağlanarak, 18 yaş altı kesimin sisteme dahil olması, tasarruf alışkanlıklarının küçük yaşlarda edindirilmesi ile ulusal tasarrufların büyümesinde önemli bir kazanım yaratacaktır.

Ulusal tasarrufların artırılması ve tasarruf alışkanlığının tabana yayılmasını teminen 18 yaş altı çocuklarımızın sisteme dahil olmaları ve vakıf ve sandıklardan aktarım düzenlemeleri ile ülkemizin tasarruf lokomotifi olan BES’in sürdürülebilir büyümesine önemli katkılar sağlayacağını düşünüyoruz. Bugün itibarıyla 18 yaş altı gençlerimizin sisteme girmelerinde herhangi bir engel bulunmamaktadır.

BES, ülkemizde 2003 yılında kurulmuş ve kurulduğu günden beri istikrarlı büyümesini devam ettirerek 04.06.2021 tarihi itibarıyla 185 milyar TL’yi aşkın fon büyüklüğü ile 12,7 milyon katılımcıya ulaşmıştır.

Yeni Kanun değişikliği ile nüfusumuzun 24 milyonunu oluşturan 18 yaşını doldurmamış olan hedef kitlenin BES’e dahil olmasıyla birlikte; orta vadede 3 milyon katılımcının ve 30 milyar fon büyüklüğün sisteme girmesi beklenmektedir. 50’yi aşkın sayıdaki vakıf ve sandıkların ise 2023 yılına dek aktarımıyla önemli bir büyüklüğün BES’e yeni bir soluk getireceği düşünülmektedir.

18 yaş altı gençler ve çocuklar, dijital alanda oldukça aktif, aidiyet duyguları düşük ve beklentileri Y kuşağından farklı olabilecek bir kesim. Bu kesimin sisteme çekilmesi ve uzun süreli kalıcılık sağlanabilmesi için yol haritası ne olabilir?

Salgın sürecinde emeklilik şirketlerimiz katılımcılarımızın taleplerine ilişkin işlemleri dijital ortamlar üzerinden gayet başarılı bir şekilde yürütmüşlerdir. Sözleşme kurulmasından fon dağılım değişikliğine kadar tüm işlemleri mobil uygulamalar veya internet siteleri üzerinden tek tıkla yürütebilecek bir altyapı mevcut bulunmaktadır.

Geçtiğimiz Mayıs ayında yapılan Yönetmelik değişikliği ile birlikte süreçlerde daha çok elektronik iletişim araçları ile bilgilendirme süreçlerine dayalı bir yapının oluşturulması ve bunun yanı sıra ıslak imzaya alternatif olarak dijital onay mekanizmasının bir alternatif olarak getirilmesi gibi adımlar da işlemlerin oldukça hızlı şekilde gerçekleştirilmesini sağlayacaktır.

Bu bağlamda Y kuşağının teknoloji ağırlıklı bir şekilde, birikimlerini takip etmeleri ve emeklilik şirketleriyle kuracakları iletişimi sağlayabilecekleri düşünülmektedir.

BES ile birlikte sunulmaya başlanacak olan bütünleşik güvence paketleri, müşteriye sunulan ürün çeşitliliği ve sigortalı kalış sürelerinin uzaması gibi alanlarda güç yaratacak mı? Güvence paketlerinin ek faydaları neler olacak?

Vatandaşlarımızın birikimlerini emeklilik dönemlerinde ek gelir elde etmek amacıyla yönlendirdikleri en önemli tasarruf aracı olarak bireysel emeklilik ürünleri ile vatandaşlarımızın yaşamlarında karşılaşabilecekleri risklere karşı teminat sunan sigortacılık ürünlerinin birlikte sunulması gerek sektörümüz gerek vatandaşlarımız için önemli bir alan açacaktır.

Bütünleşik ürünü cazip kılmak adına BES’i olan bir katılımcımız örneğin sağlık sigortası da aldığında bu iki ürün için sağlanan mevcut avantajların yanında ek bir teşvik daha sunulmasını bekliyoruz.  Sunulması beklenen bu ek teşvikler, bireysel emeklilik sözleşmesi ile birlikte hayat, sağlık, eğitim gibi sigorta ürünlerinin de cazibesini artıracaktır.

BES’te fon değişiklikleri haklarında da yeniliğe gidildi. Bu adımın sebepleri ve katılımcılara getirileri nelerdir?

Sektörümüzün proaktif yaklaşımı sayesinde katılımcılarımızın fon dağılımı değişikliği hakkı kullanımını artırdıkları belirtilerek, otoriteden bu konuda bir düzenleme talep edilmiştir. Katılımcıların fon dağılım değişikliği hakkını 6’dan 12 adete çıkaran geçtiğimiz Mayıs ayında yapılan Yönetmelik değişikliği ile katılımcılara; son dönemde popülerliği artan robotik uygulamalar ve diğer dijital fon yönetimi platformlarının sunduğu yapay zekâ uygulamalarını daha etkin kullanarak, daha verimli bir fon yönetimi yapabilme imkânı sağlıyor.

İlgili fon düzenlemesine göre, şirketlerin tüm fonları katılımcılara sunması da zorunlu olacak. Bu adım sistem katılımcıları tarafından nasıl okunmalı?

Emeklilik yatırım fonlarının BEFAS sayesinde ortak bir platformdan sunulması kapsamında katılımcılar sadece BES sözleşmelerinin bulunduğu şirketin değil, diğer tüm emeklilik şirketlerinin sunduğu fon seçeneklerinden de yararlanabilecekler. Böylelikle, tüm katılımcıların tüm şirketlerin diledikleri fonu üzerinden işlem yapma şansları olacak, piyasadaki gelişmelere paralel bir şekilde birikimlerini istedikleri fonda yatırıma yönlendirebilecekler.

Söz konusu platforma sektörümüzün geçiş tarihi 1 Temmuz 2021 olarak belirlenmiş olup, sektörümüzce yoğun bir çalışma döneminin ardından platforma başarıyla geçiş sağlanması hedeflenmiştir.

Trafik Kanunu’nda değişikliği içeren Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. Sizler, trafik alanında yaşanan bu gelişmeyi ve sektöre getirilerini nasıl yorumluyorsunuz?

2015 yılı öncesinde, zorunlu trafik sigortasında tazminat hesaplama yöntemlerinin standart olmaması uygulamada sorunların çıkmasına yol açmış ve hak sahiplerinin mağdur olmasına neden olmuştur.

2016 yılında 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90, 92, 97 ve 99’uncu maddelerinde değişikliğe gidilmesi ve net olmayan hususlar netleştirilmesi ve son olarak da 2020 yılı mart ayında genel şartlarda yapılan değişikliklerle birlikte son söz konusu branşta hem vatandaşların hem de sektörün bu branştaki mağduriyetlerinin minimize edilmesi sağlanmıştır.

Ancak Anayasa Mahkemesi’nin zorunlu trafik sigortası tazminatlarının hesaplama usul ve esaslarının belirlenmesine dayanak olan Karayolları Trafik Kanunun 90’ıncı maddesi ile teminat dışında kalan halleri düzenleyen 92’nci maddesinin bazı hükümlerini iptal etmesi ve Danıştay’ın trafik sigortası genel şartlarında yer alan tazminat hesaplama yöntemleri ile ilgili düzenlemelere ilişkin olarak almış olduğu yürütmeyi durdurma kararları gerek sektör gerekse mağdurlar açısından belirsizliği artırmıştır.  

Yaşanan bu belirsizliği ortadan kaldırmak ve zorunlu trafik sigortası tazminat hesaplamalarında standardizasyonun sağlanabilmesi için sektörün düzenleyici kurumu SEDDK ile kararlılıkla yapılan çalışmalar sonuç vermiştir. Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki zorunlu mali sorumluluk sigortasında tazminat ödeme usul ve esaslarına ilişkin kriterlerin belirlenmesini, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında kalan konuların yeniden düzenlenmesini içeren Sigortacılık ile İlişkin Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulu'nda 09.06.2021 tarihinde kabul edilerek yasalaşmıştır.

Anayasa Mahkemesinin Kararında belirttiği üzere trafik sigortası kapsamındaki tazminatların hesaplama usul ve esaslarına ilişkin kriterler kanun ile belirlenmiş ve bu sayede tazminat ödemesinde standardizasyon adına önemli bir adım atılmıştır. Ayrıca teminat dışında kalan haller tamamıyla kanun ile düzenlenir hale gelmiştir. Kanun tasarısının yasalaşması sonrası SEDDK’nın zorunlu trafik sigortası genel şartlarını da bu Kanun maddeleri çerçevesinde yeniden yayımlaması sonrasında hem maddi tazminatlarda hem de bedeni tazminatlarda ödenecek tazminatın sınırı net bir şekilde ortaya konulmuş olacaktır. Bu sayede hem hak sahipleri hem yargı hem de sigorta şirketleri için öngörülebilir bir ortam sağlanmış olacak, her başvuran için yargı yoluna gidip gitmediği fark etmeksizin aynı tazminat tutarına ulaşılmış olacaktır.

Teminat bulunamayan yani sigortası yapılamayan veya yapılması çok güç olan alanların sigortalanmasını sağlayacak Özel Riskler Yönetim Merkezi kuruldu. Bu adıma ihtiyaç duyulma sebepleri nelerdi? Okuyucularımız için özetleyebilir misiniz?

25 Mayıs 2021 tarih ve 31491 sayılı resmi gazetede yayımlanan “Sigortacılık ile diğer bazı alanlara ilişkin kanunlarda ve bir kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmasına dair kanun” 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 33/A maddesinde değişiklik yapılarak yurt içinden veya uluslararası piyasalardan sigorta veya reasürans teminatı bulunamayan ya da teminat sağlanmasında güçlük bulunan riskler, nükleer riskler gibi özellik arz eden riskler ile sigorta edilmesinde kamu yararı bulunan riskler için teminat sağlama, sigorta veya reasürans havuzları kurma veya kurulmasını koordine etme, sigorta ve reasürans şirketleri arasında işbirliği yapılmasını sağlama, oluşturulacak havuz, organizasyon veya işbirliği mekanizmalarının yürütülmesi amacıyla tüzel kişiliğe haiz Özel Riskler Yönetim Merkezi kurulmuştur.

Gerek sigorta ve reasürans teminatı sağlanması gerekse de kurulacak havuzların idaresinde tüzel kişiliğe sahip olunması öncelikle kurumsallaşma açısından önem arz etmektedir. Özel Riskler Yönetim Merkezi’nin bir sigorta ya da reasürans şirketi tarafından belli bir süre ile işletilmesi yerine tüzel kişiliğe sahip olması:

  • Olası ihtilaflarda hukuksal açıdan tereddüt yaratabilecek halleri ortadan kaldıracak,
  • Daimî personel istihdamı ile kurum hafızasının oluşmasına katkı sağlayacak,
  • Uzun vadeli yatırımlar ile sürdürülebilir kurumsal yapıya sahip olmasına katkı sağlayacak,
  • Uluslararası piyasalarda bilinirlik ve karşılıklı anlaşma yapabilmesini kolaylaştıracak,
  • Faaliyet gösterdiği alanlara özgü yasal ve vergisel düzenleme yapılabilmesine imkân sağlayacaktır.

 

Özel Riskler Yönetim Merkezi, sektöre hangi alanlarda katkı sağlayacak?

Özel Riskler Yönetim Merkezi şu an; Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası, Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası, Devlet Destekli Ticari Alacak Sigortası alanında faaliyet göstermektedir.

Faaliyet gösterilen alanlarda sunulan teminatların içeriği birbirinden farklılık arz ederken sigorta sektörünün teminat sunmakta zorlandığı alanlar olması Özel Riskler Yönetim Merkezi’nin faaliyet gösterdiği alanların ortak özelliği olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu nedenle Özel Riskler Yönetim Merkezi sigortalanmasına kamusal menfaat olan ancak teminat bulunmasında güçlükle karşılaşılan alanlarda teminat sunulmasını sağlayarak katkı sağlamaktadır.

Ülkemizde inşaatı devam eden nükleer termik santralin faaliyete geçmesi ile birlikte Türkiye’nin de taraf olduğu Paris Protokolü doğrultusunda işletenin 3. Şahısların uğrayabileceği zararlara karşın 700 milyon € limitle teminat sunması gerekmektedir.

Nükleer risklere karşın sorumluluğun yurt içi ve uluslararası sigorta ve reasürans piyasasından sağlanması mümkün olmadığı için nükleer risklere karşı sigorta havuzu kurulmasının gündeme gelmesi ve söz konusu havuzun idaresinin de Özel Riskler Yönetim Merkezi tarafından gerçekleştirilmesi beklenmektedir.

Birlik olarak, tüm bu yeni gelişmelerin de ışığında; 2021 yılı sonu için hem sigortacılık hem de özel emeklilik sektörlerinde nasıl bir büyüme ve gelişme bekliyorsunuz? Öngörülerinizi bizlerle paylaşır mısınız?

Sigorta sektörü, üretimin, ticaretin kısacası iktisadi hayatın işleyebilmesi için gereken güvenceyi ve yeni girişimler için ihtiyaç duyulan fonları sağlayan kritik sektörlerdendir. Yeni yatırımlar için uzun vadeli ve düşük maliyetli kaynak oluşturulmasını sağlar.

Sigortacılık, üretim yapan, ürünlerini ihraç eden ve ticaretle uğraşan sektörleri fiziksel risklerin yanı sıra finansal risklere karşı da korur; üretim ve ticaretin yapılmasına ve sürdürülmesine katkıda bulunarak risk yönetimi danışmanlığı hizmetini sunar.

Pandemi dönemime ilişkin piyasa koşulları, işletmeler için maruz kaldıkları finansal risklere karşı sigorta korumasının önemini daha da ön plana çıkarmaktadır.

Günümüz ekonomik koşullarında en önemli risklerden biri satışı gerçekleştirilen mal ve hizmetlere ilişkin tahsilatın zamanında yapılamamasıdır. Neredeyse her firma vadesinde ödenmeyen alacak sorunu ile karşılaşmış, nakit akışındaki sorun işlerini geliştirmek yerine tahsilat sorununa odaklanılmasına neden olmuştur.

Bu riskini güvence altına alan firmalar yeni iş fırsatlarını tahsilat kaygısından uzak bir şekilde değerlendirebilmekte, yeni pazar ve ürünlerle istikrarlı bir şekilde büyüme gerçekleştirebilmekte, finansmana erişimi daha hızlı ve ucuz sağlayabilmekte olup bu koşullarda ticari alacak sigortasına ilişkin artan ihtiyacın etkisi ile 2020 yılı ticari alacak sigortası prim üretimi %30’un üzerinde artışla 400 milyon TL’ sına ulaşmıştır.

Bu trendin 2021 yılında da devam etmesi, finansal sigortaların sigorta sektörü ortalamasının üzerinde büyüme gerçekleştirmesi beklenmektedir.

RÖPORTAJ: KÜBRA KANUN