Image

“İklim değişikliklerinin sigorta sektörüne yönelik etkileri tarım, turizm, enerji gibi ana faaliyet alanlarında yüksek”

Günümüzün en önemli çevresel sorunları arasında yer alan küresel iklim değişiklikleri nedeniyle dünyamızın birçok bölgesi sıcaklık, su seviyesi ve karbondioksit oranlarında yükselme tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor.


Maalesef ki küresel iklim değişikliklerinin acı örneklerinden birini Avustralya’da yaşıyoruz. Avustralya’da Eylül ayında rekor sıcaklıklar ve kuraklığın neden olduğu yangınları bir sigortacı gözü ile risk boyutunda incelemenin yanı sıra gezegenimizin geleceği hakkında kaygılara sahip olan her bilinçli vatandaşın derin üzüntüsü ile de yakından takip etmekteyiz.

Avustralya’da gerçekleşen yangın, birçok canlının hayatını kaybettiği bir doğal felaket boyutuna ulaştı. Dünya Doğayı Koruma Vakfı Avustralya’nın bildirisine göre, Avustralya genelinde 8.4 milyon hektar büyüklüğüne ulaşan yangınlar sonucu yaklaşık 1,25 milyar hayvanın doğrudan veya dolaylı nedenlerle hayatını kaybettiği tahmin ediliyor. Ayrıca, mega yangın felaketi nedeni ile 2.000’den fazla evin kullanılamaz hale geldiği binlerce insanın da evlerini tahliye etme durumunda kaldıkları biliniyor. Üstelik yangın dumanlarının oluşturduğu bulutlar nedeni ile meydana gelen gök gürültülü fırtınalar, hava patlamaları ve şimşekler bir afet döngüsü oluşturuyor, bu durum da yangının kontrol altına alınmasını zorlaştıran nedenler arasında yer alıyor. (https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-51007614) Avustralya’da yaşanan dev yangın felaketinin bir an önce çözüme kavuşmasını temenni ediyoruz.

Avustralya’nın yanı sıra ülkemizin de yaşanan iklim değişikliklerinden belirgin bir şekilde etkilendiğini görüyoruz. Türkiye’de son yıllarda aşırı hava olayları nedeniyle meydana gelen su baskını, sel ve dolu gibi afetler ile birlikte iklim değişikliği, bilimsel verilerin ötesinde etkileri deneyimlenir bir boyuta ulaştı.

Ancak, Türkiye’de risk algısını genel boyutta değerlendirdiğimizde makroekonomik gelişmeler, frekansı daha yüksek bir şekilde gündemde yer alıyor, haliyle risk bilinci de bu yönde daha fazla gelişiyor. İklim değişikliğine bağlı doğal afetlere yönelik farkındalık ve bu yönde alınabilecek önlemler, ne yazık ki yaşanan felaketler ile birlikte gündeme taşınıyor.

Sigorta sektörü, iklim değişikliğine bağlı olarak frekansı artan afetlerin sosyal ve ekonomik açıdan etkilerinin hafifletilmesi konusunda ciddi boyutta katkı sağlıyor. Sigortacılığın doğası gereği yaraları saran etkisi, özellikle afetler sonrası kritik zamanlarda dengeleyici ve toparlayıcı bir rol üstleniyor. Sektör, bu konuda yaşanan güncel olayları, verilerle destekleyerek risk değerlendirmelerini yeniden gerçekleştiriyor ve sigortalının ihtiyacını karşılayacak şekilde bir dönüşüm yaşıyor. Hasar yönetiminde de teknolojinin getirdiği avantajlarla hasar süreçlerini kısaltarak sigortalıya hızlı çözüm üretmeye çalışıyor.

Sigorta sektörü yanında elbette, büyük ölçekli işletme ve kurumlar ile KOBİ’ler ve bireysel müşteriler düzeyinde de doğal afet risklerinin uçtan uca değerlendirilmesi ve önlemlerin alınması gerekiyor. Bu kapsamda, afet önlemlerinin teşviki konusunda sigortacılık sektörü – kamu iş ortaklığı yüksek önem arz ediyor.

Global ölçekte risk göstergeleri, son yıllarda iklim değişikliğine ve buna bağlı gelişebilecek diğer risklere işaret ediyor.

Paris Anlaşması ile her ne kadar 2020 sonrası süreçte, iklim değişikliği tehlikesine karşı küresel sosyo/ekonomik dayanıklılığın güçlendirilmesi hedeflense de, anlaşmanın ortaya çıktığı günden bu yana 2030 yılı kriterlerini yakalamada ülkelerin hala daha belirtilen hedeflerden uzak olduğu görülüyor.

İklim değişikliklerinin sigorta sektörüne yönelik etkileri tarım, turizm, enerji gibi ana faaliyet alanlarında yüksektir. Emek verimliliği, istihdam ve ekonomik büyüme üzerinde de önemli yansımaları olduğu görülmektedir.

Sektörde kurumsal müşterilere yönelik iklim değişikliği ve çevresel riskler için çözümler daha yaygın gözlemlenirken, KOBİ’ler ve bireyler boyutundaki riskler için henüz yeterli düzeyde kapsamlı çözümler bulunmuyor. KOBİ’ler ve bireyler bazında iklim değişikliği riskleri, sektörün gelişime açık olduğu alanlardan biri olarak yer alıyor.

Anadolu Sigorta olarak, sigortacılık birikimimizin getirdiği güçlü kurumsal yapı ve sektördeki öncü konumumuz ile yaşanan iklim değişiklikleri karşısında hem sigortalıların ihtiyaçlarına göre şekillenen hem de doğru risk analizlerini gerçekleştiren sürdürülebilir bir iş modelini benimsiyoruz. Ayrıca, şirket faaliyetlerimizde dijitalleşen süreçlerimiz ve sürekli iyileşme vizyonu ile değişen tüketici davranışlarını ve ihtiyaçlarını doğru tespit ederek, proaktif olabilmek adına kaynaklarımızın önemli bir kısmını ayırıyoruz.

Bunun yanı sıra, artan otomasyonun da etkisi ile sigortacılığın riski analiz etme ve hasar boyutuna ulaşmadan yönetebilmeye doğru evrimini ihtimaller arasında değerlendiriyoruz. Gelişen teknolojiyi süreçlerimize entegre ederek risklerden korunma yöntemleri geliştirmeye ve önlem alma bilincini arttırmaya odaklanıyoruz.

Ülkemizin ekonomisine yön veren, ithalat ve ihracatta büyük pay sahibi olan endüstriyel tesisler de, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini her geçen yıl daha da artarak yaşamaktadır.

Endüstriyel tesis sigortacılığında açık ara lider olan şirketimiz; profesyonel Risk Mühendisliği ekibi ile kurumsal, ticari ve KOBİ gibi pek çok farklı büyüklük ve faaliyet konusundaki fabrikalara yönelik risk analizleri gerçekleştirmektedir. Bu analizlerde; başta yangın ana riski olmak üzere, proses güvenliği riskleri, iklim değişikliği riskleri ve doğal afet riskleri analiz edilmekte ve tespit edilen öneriler sigortalılarımıza sunulmaktadır.

Risk mühendisliği hizmeti; sigortalılarımızın geleceğe yönelik risklerinin önlenmesi, minimuma indirgenmesi ve ticari faaliyetlerini aksatmadan başarı ile yollarına devam edebilmeleri yaklaşımı ile ücretsiz bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Risk analiz raporları hazırlanırken, iklim değişikliği risklerini yönetebilmek adına risk mühendislerimize yol gösterici olarak kullanılmakta olan Discoverisk programı, sel-su baskını ve heyelan risklerine dair modellemeler de yapmaktadır.

Gelişen teknoloji ve iklim değişikliğine bağlı ekstrem hava olaylarının frekansının artmasıyla birlikte risk algısı büyük oranda değişiklik gösterdi. Global risk göstergelerini incelediğimizde, bu konularda yaşanan eksponansiyel hızdaki değişim nedeniyle risk algısı yön değiştirmeye devam edeceğe benziyor. Örneğin; 20 yıl öncesinde siber güvenlik, toplumsal düzeyden ziyade devletler ve büyük kurumlar nezdinde bir risk olarak değerlendirilmekteydi. Ancak internet ve teknoloji ile iç içe büyüyen milenyum ve Z kuşağının da etkisi ile günümüzde siber risklere yönelik bilinç düzeyi daha yüksek düzeyde seyrediyor.

Anadolu Sigorta olarak sahip olduğumuz geniş ürün gamımız sayesinde her yaştan müşterilerimizi kapsayabilecek nitelikte hizmet sunuyoruz. Bu hizmetlerin kapsamını müşterilerimize en açık ve yalın hali ile aktarabilmek için yenilikçi iletişim yöntemleri uyguluyoruz.

Risk ve teminat alanlarında müşterilerimizi aydınlatırken izlediğimiz süreçlerin her aşamasında, en önemli kurumsal değerlerimizden olan dürüstlük ve şeffaflık ilkelerimizi birincil planda tutuyoruz. Sigortalılarımıza ürünlerimizin içeriği hakkında ipuçları paylaşarak farkındalık yaratmaya özen gösteriyoruz. Zaman zaman risk niteliği yüksek meteorolojik olaylarda sigortalılarımıza bilgilendirmede bulunarak önlem almalarının kendileri açısından yararlı olacağını iletiyoruz.