Yapay Zeka Neyi Değiştirecek?
Yapay Zeka (YZ) bugün yöneticilerin üzerindeki bir çok işi üstlenecek. Accenture’un yaptığı ve Harvard Business Review’da yayınlanan bir araştırmaya göre, bir yöneticinin zamanının yüzde 54 ü idari işlerle geçiyor. Buna karşılık üst düzey bir yönetici stratejik planlamaya yüzde 10 dan, kendisine doğrudan bağlı astlarıyla birebir ilişki kurmaya yüzde 7 den az zaman ayırabiliyor. Oysa stratejik planlama ve astların bağlılığı ve adanması yönetici başarısı esas için kritik başarı faktörlerini oluşturuyor.
Hızla gelişen sayıda YZ uygulamaları, iş liderinin zamanının büyük bölümünü alan düşük katma değerli ve rutin işlerden kurtaracak. Gartner’a göre YZ ve buna bağlı iş yapma biçimleri, 2021 de yaklaşık 2.9 milyar dolar iş değeri yaratma ve 6.2 milyar saatlik çalışan verimliliği doğurma potansiyeline sahip. Böylece yöneticilerin yüksek katma değer yaratan işlerde kullanmak üzere çok daha fazla zamanı olacak. Bu gelişmeye ayak uydurmayı başaran yarının yöneticileri aynı zamanda daha hızlı ve veriyle desteklenmiş stratejik kararlar alabilecekler.
Hariri, bilgi teknolojisinin biyoteknolojiyle birleşmesinin demokrasinin geleceğini tehdit eden bir engel olabileceğini söylüyor. “Beni benden daha iyi bilen” bir algoritmanın varlığı insanların yönlendirilmelerine (manüplasyonuna) imkan verecektir. Böylece duyguları yönlendirmek mümkün olacaktır. Hariri, “bunun sonucunda bir diktatör benim onu sevmemi ve muhalefetten nefret etmemi sağlayabilir” diyor. Bu durumda demokrasinin yaşaması zorlaşacaktır. Çünkü demokrasi ve seçimler insan mantığı üzerine değil, duygular üzerine kuruludur.
Faşizm hayatı kolaylaştırır. Faşizmin ilk ölçüsü,”İşime yarıyor mu?” sorusunun cevabıdır. Bunun arkasından gelen ikinci soru, “Beni yüceltiyor mu?”. Böylece insanı bunaltan hayatın karmaşıklığı basitleşmiş olur. Ortaya basit bir süreç çıkar. “Beni iyi hissettiriyor mu? Benim kimliğimi yüceltiyor mu?”
Yapay Zeka konusunun öncülerinden biri olan Ray Kurzweil’i geçen yıl dinleme şansım olmuştu. Ona göre günümüzdeki teknolojik gelişmelerin düzlemse (linear) bir gidiş yerine sıçramalı (exponantiel) bir yol izlediğini görürüz. Şimdi bir araç yardımı ile bağlandığımız bulut (cloud) teknolojisine, yirmi yıl sonra gözümüze takacağımız mercek (lens), bir göz kırpma hareketi ile neokorteks kendiliğinden bağlanmak mümkün olacaktır. Böylece elektrikli arabalar gibi hem doğal hem de bulutta olan hibrit bir beyin kullanacağız. Bu durumda kimsenin yeni bir şey öğrenmesine ihtiyaç kalmayacaktır. Bu aşamadan sonra, bu bilgiyle ne üretildiği önem kazanacaktır. Hiç şüphesiz insanlar daha zeki ve espirili olacaktır. Böylece bir anlamda sentetik neokorteks gelişmiş olacak. İnsanı diğer canlılardan ayıran özellik neokorteksi geliştirmiş olmasıdır. Müzik ve sanatı bir primata anlatmak mümkün değildir. Bunu sağlayan neokortekstir.
Önümüzde çok şaşırtıcı ve dikkate değer bir yüzyıl var.
Bu gelişmeler gelecekteki problemler konusunda, bugüne kadar kullandığımız düşünce sistemiyle öngörülemeyecek çözümleri de beraberinde getirecek. Örneğin, birçoklarının düşündüğü gibi fakirlik artmayacaktır. 150 yıl önce dünyanın %99 u fakirdi ancak gelecekte sıçramalı teknolojiyle dünyadaki fakirlik ve açlık önlenebilecektir. Dünyada bugün üretim sorunu değil, dağıtım sorunu vardır. Nüfus her yıl ikiye katlanıyor ancak teknoloji bir yılda iki katı gelişiyor ve fiyatı yarıya iniyor.
Teknolojiyi olumlu yönde kullanmak için ahlaki sebeplerimiz var.
İnsanlar biyo-teknolojiden korkuyor. Bu teknoloji tehlikeli olabilir ancak bugüne kadar biyo-teknolojinin zarar verdiği bir insan henüz yok. Diğer taraftan YZ etiği, belki de yapay zeka hakları da önem kazanacak. 2029 yılında vicdan gelişimini tamamlanmış YZ görmek mümkün olacak.
Sonuç
Dünya bir taraftan çok büyük bir değişimin içinde ilerlerken, bütün bunları 200 bin yıl önceki bir yazılıma sahip beyin ile yürütüyor. Anlaşılan bir süre daha yeni yolun bir bölümünü eski ayakkabılarla yürümeye devam edeceğiz. Yapay zekanın da bir üst sürümü gelinceye kadar, bu büyük değişimi eski yazılım ile sürdürmek zorunda olmak da homo sapiensin son kuşağını oluşturan 21.yy insanlarının mücadelesi olacak.