Sigorta sektörünün rezervi olası İstanbul depremi için hazır mı?
Sigorta sektörünün rezervi olası İstanbul depremi için hazır mı?

Sigorta sektörünün rezervi olası İstanbul depremi için hazır mı?

Olası İstanbul depremi Türkiye’nin nüfusuna, üretimine ve ekonomisine önemli etki getirecek. Sigorta sektörü deprem nedeniyle sadece DASK’ın değil, hayat, konut, işyeri, kasko sigortaları başta olmak üzere deprem teminatı sunan tüm branşların tazminat ödemesi yaptığına dikkat çekerek, olası İstanbul depreminde hasarın yüzde 25’inin sigorta tarafından karşılanacağını öngörüyor

Küresel çapta yapılan sigorta sektörü araştırmaları uzun yıllardan beri Türkiye’deki en büyük endişenin deprem başta olmak üzere doğal afetler olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye dünyanın aktif deprem kuşaklarından biri olan Alp-Himalaya deprem kuşağı üzerinde yer alıyor. Ülke yüz ölçümünün yüzde 42’si birinci derece deprem kuşağı üzerinde yer alırken, nüfusun yaklaşık yüzde 80’i ise 1. ve 2. dereceden deprem kuşakları üzerinde yaşıyor.

Sigorta şirketleri Türkiye ekonomisinin merkezi olan Marmara Bölgesi’nde yaşanabilecek bir deprem nedeniyle nüfus, sanayi ve ekonominin önemli bir risk taşıdığını sık sık dile getiriyor. Sadece sigorta ile çözülemeyecek olan bu sorunun temelindeki çarpık ve denetimsiz kentleşmeye, nüfusun hızlı artışına dikkat çekilirken bu sebepler nedeniyle riskin arttığı ve önemli tedbirler alınması gerektiği sıkça ifade ediliyor.

Büyük ve yıkıcı depremler sadece mal ve can kaybına neden olmakla kalmıyor, üretim faaliyetlerinin durması ve bununla ilgili tüm süreçlerin etkilenmesiyle büyük bir felakete dönüşebiliyor. Deprem sigortası, konut ve işyeri sigortaları, hayat sigortaları ve bunların yanında birçok sigorta branşı deprem nedeniyle önemli tazminat ödemeleri yapıyor. İstanbul depreminin sadece sigorta sektörünü değil tüm ekonomik hayatı etkileyeceği vurgulanırken, sigorta şirketleri başta olmak üzere yetkili tüm kurum ve kuruluşların riski iyi yönetmesi gerektiği ve önlemlerin alınması üzerinde duruluyor.

İstanbul’da yıkıcı bir depremin gerçekleşmesi durumunda Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın yüzde 10’unun (yaklaşık 90 milyar Amerikan Doları) zarar göreceği tahmin ediliyor. Riskin DASK ile güvence altına alınandan daha büyük olduğunu belirten yöneticiler, en iyi senaryoda bu hasarın yüzde 25’ine yakının sigorta şirketleri tarafından finanse edileceğini ifade etti. Reasürans anlaşmaları sayesinde katastrofik

risklerin birden fazla ülkede bir çok farklı şirkete dağıtıldığı, aktüerler tarafından yeterli rezerv ve teknik karşılıkların ayrıldığı belirtildi. Sigorta sektörü sadece deprem için değil doğal afetler anı ve sonrası için gerekli tüm tatbikatları yaptığını ve iş sürekliliği sağlayacak olan teknik konulara ciddi yatırım yaptığına değiniyor. Veri merkezlerinin farklı lokasyonlarda tutularak kaybın önüne geçildiği, farklı eylem planlarıyla birlikte tüm süreçlerin sürekli olarak yeniden ele alındığına dikkat çekti.

İstanbul depremi neden bu kadar büyük olacak?

“Ana Marmara Fayı” diye adlandırılan Marmara’daki Kuzey Anadolu Fayı tek parça, tek hat ve yılda 1,8-2 santimetre arasında hareket ediyor. Bu fay üzerindeki son kırılma 1766 yılındaki iki büyük depremle gerçekleşti. 250 yıl sonrasında hareket mesafesine bakıldığında 4.5 metrelik bir bozulmanın meydana geldiği hesaplanıyor ve bu nedenle de 4.5 metrelik bir hareket yaşanacağı tahmin ediliyor.

Uzmanlar geçmiş depremlere bakıldığında 4.5 metrelik bir hareket ve yaratacağı deprem şiddetinin 7 üzerinde olacağını tahmin ediyor. İzmit’ten Silivri’ye kadar uzanan ve İstanbul segmenti denilen hat yaklaşık 70 kilometre uzunluğunda, uzmanlar bu segmentin tek seferde kırılma ihtimalinin yüksek olduğunu ve bu uzun mesafe nedeniyle depremin uzun bir mesafede gerçekleşeceğini ifade ediyor.