Sigorta sektörü Covid-19 sınavını başarıyla verdi
Sigorta sektörü Covid-19 sınavını başarıyla verdi

Sigorta sektörü Covid-19 sınavını başarıyla verdi

Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkanı Atilla Benli ile röportaj gerçekleştirdik.

Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkanı Atilla Benli; “Sigorta sektörümüz tüm paydaşlarıyla üretime kesintisiz devam ediyor. Covid19 ile sigortalı olmanın ve sigortalı kalmanın önemi bir keza daha ortaya çıktı. Bu dönemi, beraberlik ve dayanışma ruhuyla birlikte geride bırakacağız”

Yaşanan Covid-19 salgını sigortacılık sektörüne nasıl yansıyor? Bilgi verir misiniz? Sigortacılık sektörü reel ekonominin gidişatından direkt etkilenen bir sektör. Ülkemiz, sağlam finans sektörüyle, kapsayıcı sosyal güvenlik sistemiyle ve güçlü sağlık altyapısı ile dünyadaki pek çok ülkeden daha iyi durumda.

Biliyorsunuz, Türkiye’de ilk vaka 11 Martta açıklandı. Mart ayı sigorta prim üretim istatistikleri de yayınlandı. Prim üretimi ocak ayında yüzde 33,4; şubat ayında ise yüzde 29,9 artış göstermişti. Geçen yılın aynı dönemine göre mart döneminde ise prim artışı yüzde 24,8 oldu. Yılın birinci çeyreği itibarıyla, toplam prim üretiminde çok belirgin bir düşüş görülmedi. Daha sağlıklı değerlendirme için Nisan ayı verisini de beklemek gerekir. Ancak mart istatistiklerine branş bazında baktığımızda, kaza, hava araçları, yabancılar için sağlık, seyahat sağlık ve kasko poliçelerinde düşüşler görülüyor. Bunun yanında, özellikle nisan ayındaki yenileme poliçelerinde ve yeni işlerde de düşüşler var. İktisadi aktivitenin ve sosyal etkileşimin azaldığı bu dönemde bu hareketler çok normal. Kovid-19’un Türkiye’de hayat sigortacılığının artış hızında bir miktar azalmaya neden olduğu da görülüyor. Ocak ayında yüzde 125; şubat ayında yüzde 110 büyüyen hayat sigortacılığında büyüme hızının mart ayında yüzde 69 civarında olduğu görülmekte. Emeklilik tarafı için ise, Koronavirüs salgınına rağmen tasarruflarını BES'te değerlendirenlerin emeklilik fonlarından herhangi bir çıkış eğilimi olmadığını görüyoruz.

Covid-19 salgınının, dünya sigortacılığına etkileri neler oluyor?

2003’teki SARS salgını sonrası dünyadaki sigortacılık uygulamalarında bulaşıcı hastalıklar ile epidemi ve pandemiler için; iş durması ve seyahat sigortaları gibi birçok hayat dışı sigorta türünde istisna maddeleri eklendiğini biliyoruz. Bununla birlikte, dünya çapında genel olarak, organizasyon iptallerine yönelik poliçelerde, salgın hastalıklardan kaynaklı iptallere de teminat sunulmaya devam edildi. Dolayısıyla, iptal olan organizasyonlardan kaynaklı hasar ödemelerinde artış beklemek yanlış olmaz. Örneğin, sigortacıların 2 milyar dolar civarında teminat sunduğu ve bu yılın en büyük organizasyonu olan Tokyo Olimpiyatları’nın iptal edilmesinin, dünya sigortacılığı üzerinde muhakkak etkisi olacaktır. Bu tip yüksek düzeyli hasar ödemelerini yapan sigortacılar da kendilerine teminat sunan reasürörlere yönelecekleri için reasürans sektörü de bu tip gelişmelerden etkilenecektir. Salgın sonrası karantina uygulamalarının ve sosyal ve ekonomik aktivitedeki yavaşlamaların devam etmesi, hasar taleplerinin azalmasını sağlasa da, yeni işlerin yazılmasında ve yenileme poliçelerinde bazı kayıplara yol açması doğaldır. Bu çerçevede, dünya geneline bakıldığında seyahat sağlık, yabancılara yönelik sağlık, nakliyat gibi, kişilerin ve malların mobilitesine duyarlı sigortalarda üretim düşüşü yaşanabilir. Ayrıca, işletmelere tahsil edemedikleri alacaklarına karşı güvence sağlayan ve 11 milyar dolarlık küresel hacmi olan alacak sigortasında ciddi talep artışı olacağını öngörmek yanlış olmaz.

Salgının uzaması ihtimali, beraberinde neler getirecek?

Sektör olarak sürecin başından bu yana iş sürekliliği ve sigortalıların hak mahrumiyeti yaşamaması için Hazine ve Maliye Bakanlığı ile yakın temas halinde çalışıyoruz. Sürece ilişkin olarak, TSB tarafından tavsiye niteliğinde bazı kararlar da alındı. Hem sigortalıların hem de sektör paydalarının zarara uğramaması için hızlı aksiyon alarak, özellikle ödeme kolaylıkları, süreçlerimizin dijital ortamdan yürütülmesi ve teminat kapsamlarının geliştirilmesi konusunda tavsiye kararlarını aldık. Sağlık Bakanlığımızın verilerinden ve açıklamalarından salgınla mücadelede başarılı sonuçlar almaya başladığımızı ve önümüzdeki dönemde hayatın kontrollü bir şekilde normale dönmesine yönelik sinyalleri almaya başladık. Tüm bu olumlu gelişmelere rağmen, salgının uzaması gibi bir nedenle sigortacılık sektörüne herhangi bir sorumluluk düşerse, sektörümüz var gücüyle paydaşlarına ve sigortalılarına destek olmayı sürdürecektir. Bu süreci sektör olarak birlik içerisinde, hükümetimiz ve devletimiz ile birlikte koordineli bir şekilde hareket ederek, gerek sağlık, güvenlik ve iş sürekliliği yönünde sektörümüzün aldığı titiz ve kararlı aksiyonlar gerek sorumlu sigortacılık uygulamalarımızla aşacağız. Çalışanlarımızdan sigortalılarımıza, acentelerimizden eksperlerimize kadar tüm paydaşlarımızın güç birliği ile çok daha güçlü bir şekilde faaliyetlerimize devam edeceğimize yürekten inandığımı ifade etmek isterim.

Salgın hastalıklara yönelik sigortalar, yaşanan bu süreç sonrasında nasıl bir ivme kazanacak?

Salgın öncesinde, dünyada özel olarak salgın hastalıklara yönelik teminat sunan poliçeler var olmakla birlikte sınırlıydı. Bunun temel nedeni, tüketiciler ve firmalar açısından bu ürünlerin çok rağbet görmemesi ve sigortacılar açısından fiyatlama sorunuydu. Dünyada basın yayın organları tarafından epidemi ve pandemilerin yol açtığı hasarların karşılanması açısından sigorta ürünlerine yönelik talebin daha yüksek sesle dile getirildiğini görüyorum. Dünyada salgın hastalıkların yol açtığı risklere yönelik talep tarafında ciddi bir hareketlenme yaşanıyor. Arz tarafının da buna duyarsız kalması mümkün değil. Belirli istisnaları da dikkate alarak, bu tarz ürünlere yönelik adımları, Türkiye ve dünya sigortacılık piyasasında beklemek yanlış olmaz. Salgın bittikten sonra biz sektör olarak tecrübelerimizden faydalanarak özel poliçeler ve özel ürünler çıkartacağız. Aynı zamanda vatandaşlarımız da gelecekle ilgili riski dağıtmak için gerekli önlemleri alarak poliçe yaptıracaklardır.

Tüm dünyayı ve ülkemizi saran COVID-19 salgını iş yapış süreçlerinizde ne gibi değişiklikler yarattı? Bu dönemde MetLife olarak aldığınız önlemlerden ve yaşadığınız değişikliklerden söz edebilir misiniz?

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte dijital altyapıya olan yatırımlar da arttı. Bu yatırımların tüm insanlık için kullanılacağı bir dönemdeyiz. Dijital altyapısı kuvvetli olan kurumlar müşterilerine kesintisiz hizmet vermeyi sürdürüyor. Tabii bu durum, iş yapış süreçlerinde birtakım değişikliklere neden oldu. MetLife olarak tüm hizmetlerimizi dijital kanallardan / uzaktan sunmaya başladık. Bunun için de ilk etapta çalışanlarımızı evden çalışma sistemine geçirdik. Dijital altyapımız önceden hazır olduğu için şu anda herhangi bir aksaklıkla karşılaşmadan kesintisiz hizmet veriyoruz. Tüm müşterilerimiz e-şubemize 7 gün / 24 saat, 0850 222 0 638 numaralı MetLife İletişim Merkezimize ise hafta içi 09:00-18:00 saatleri arasında ulaşarak işlemlerini uzaktan gerçekleştirebilir durumdalar. Müşterilerimizin yanı sıra çalışanlarımız için de bazı girişimlerde bulunduk. Finansal danışmanlarımızın satış performanslarını artırmak amacıyla uzaktan satış teknikleri üzerine hızlı bir eğitim programı tasarladık ve web üzerinden canlı seminerler vermeye başladık. Aynı şekilde acentelerimize de uzaktan eğitimler sunarak bu döneme uyum sağlamalarına yardımcı olduk.

Evden çalışma sistemi sürecinde müşteri memnuniyeti nasıl seyrediyor?

Salgının Türkiye’de hissedilmesiyle birlikte ilk olarak İş Sürekliliği Planımızı devreye aldık ve plan kapsamında çalışanlarımızın evlerinde ofis düzeni kurduk. Bir-iki gün gibi çok kısa bir sürede çalışanlarımız ofiste nasıl çalışıyorlarsa evde de aynı şekilde müşterilerimize hizmet verebilmeye başladılar. Ayrıca ana dağıtım kanalımız DenizBank’ın da dijital kanallar üzerinden iş süreçlerini sürdürmesiyle birlikte tüm iş süreçlerimizi dijital üzerinden sunmaya başladık. Şu aşamada müşterilerimize kesintisiz bir şekilde hizmet veriyoruz. Geldiğimiz noktada müşteri memnuniyetinde bir artış gözlemlediğimizi söyleyebiliriz. Bu memnuniyetin sürdürülebilir olması için de iş süreçlerimizi geliştirmeye özen gösteriyoruz. Müşterilerimize de MetLife’ı geliştirmeleri noktasında daha iyi yapabileceğimiz konuları bize aktarmalarını rica ediyoruz. Özellikle belirtmem gerekiyor ki bu süreçte müşterisini anlayıp aksiyon alacak markalar gelecekte de varlıklarını sürdürecek. Biz de bu yaklaşımla hareket ederek müşterilerimize kesintisiz bir hizmet sunmaya özen gösteriyoruz.

“Finansal danışmanlarımızın satış performanslarını artırmak amacıyla uzaktan satış teknikleri üzerine hızlı bir eğitim programı tasarladık ve web üzerinden canlı seminerler vermeye başladık”

Salgın nedeniyle dünyada ve özellikle Türkiye’de önlemler sonrasında hayatın akışında değişiklikler meydana geliyor. Bu durum emeklilik sektörüne nasıl etki ediyor?

İnsanlık tarihi belirli aralıklarla bu tür olaylarla arşı karşıya kalmış, ancak içinde bulunduğumuz bu dönemde böyle bir krizle hiç yüz yüze gelmemiştik. Süreç boyunca gözlemlediğim kadarıyla insanların ihtiyaçlarında değişimler oluyor. Korunma içgüdüsü ile birlikte, önceliklerimiz de değişiyor. Örneğin temel gıda, yiyecek ve hijyen ürünlerinin satın alımında artış olduğunu görüyoruz. Önceliklerin değiştiği bu dönemde ister istemez ekonomi de etkileniyor. Sigorta sektörünün de bu dönemden etkilendiğini söylemek doğru olacaktır. Virüsün görüldüğü ülkeler, vatandaşları adına birtakım ekonomik önlemleri açıklayarak destek olmaya çalışıyor. Ülkemizde de etkisini hissettiren hastalıkla birlikte birtakım olumsuzlukların görülmesi muhtemel. Finans kuruluşları,aldıkları önlemlerle vatandaşlara destek olmak için var gücüyle çalışıyor. Bu dönemde ihtiyari prim üretimlerimizin büyük bir kısmının yenilemelerden geldiğini gördük. Bu, aslında bize şunu söylüyor: Önemli bir kesim sigortalılık bilinci ile hareket ediyor. BES tarafında ise büyük bir hareketlilik görünmüyor. Bu tür kriz dönemleri kimi katılımcıların tasarrufun önemini gördüğü ve tasarrufa yöneldiği, kimi katılımcıların ise ekonomik endişeler nedeniyle birikimlerini alma yönünde değerlendirdikleri dönemler. Bu bakımdan gelecek adına plan yapabilmek için virüsün etki alanını da görmek isteyen birçok tüketici BES için daha sonra karar verecektir.

Hayat sigortacılığı, gelişmelerden nasıl etkileniyor?

Bu dönemde sigorta sektörü, bankacılık işlemlerinin seyrine paralel ilerliyor diyebiliriz. Nisan ayında kredi taleplerinde bir yavaşlama yaşandığını gözlemledik. Bu da doğal olarak kredi bağlantılı hayat sigortalarını doğrudan etkilemektedir. Bununla beraber geçtiğimiz 4-5 haftalık sürede özellikle ihtiyari sigorta tarafında olumlu bir yenileme oranı yakaladığımızı söylemek istiyorum. Sigortalıların benzer yaklaşımları kapsamında sektör açısından bunun olumlu bir gelişme olduğunu söyleyebiliriz.

Röportajın tamamını www.bestdijital.net üzerinden BEST Dergisi Mayıs Sayısında okuyabilirsiniz