Image

“Türkiye genç nüfus avantajını yeterince değerlendiremeden yaşlanmaya başlayan bir ülke haline geldi”

Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2019 yılında açıkladığı demografik verilere göre Türkiye, yaşlı nüfus sıralamasında 167 ülke arasında 66’ncı sırada bulunuyor.


Gelişmiş ülkelere göre daha genç bir nüfusa sahip olsak da dünyadakine paralel olarak ülkemizde de nüfus artış hızı düşmekte, ülkenin gelişimine bağlı olarak ortalama yaşam süresi uzamaktadır. Yapılan projeksiyonlara göre ülkemizde yaşlı nüfusun oranı 2030 yılında %12,9, 2040 yılında %16,3, 2060 yılında %22,6’ya yükselecektir. Benzer şekilde halen 32 olan ortalama yaşımız 2030 yılında 35,6’ya, 2040 yılında 38,5’e, 2060 yılında 42,3’e yükselecektir. Ülkemizde 65 yaşına ulaşanların kalan yaşam süresi ise 17,7 yıl olarak ölçülmüştür.

Ülkemiz genç nüfus avantajını özellikle sosyal güvenlik alanında kullanabilecek potansiyele sahiptir. Bununla birlikte, geçmişte erken yaşta emeklilik, kayıt dışı çalışma ve sosyal güvenlik fonlarının doğru şekilde değerlendirilmemesi gibi sorunlarımız bulunuyor. 1999 yılında ciddi bir sosyal güvenlik reformu yapılmış ve geçen süre zarfında olumlu etkileri görülmüştür, ancak halen sistem kendi başına ayakta durabilecek düzeyden uzaktadır. Tüm dünyada yaşlanan nüfusa bağlı olarak daha az prim toplama, buna karşılık daha fazla maaş ve sağlık gideri ödeme gibi faktörler nedeniyle sosyal güvenlik sistemlerini zor günler beklemektedir. Üstelik teknolojik işsizlik riski de önümüzde durmaktadır. Bulunan çözümler, emeklilik yaşının ve prim ödeme sürelerinin uzatılması, emekli maaşlarının reel olarak düşürülmesi, sağlık harcamalarına limit konması gibi uygulamalardır. Gelecekte ülkelerin en büyük sorunu haline gelecek olan sosyal güvenlik sorunu için dünyada benimsenen yenilikçi yaklaşım, “özel emeklilik sistemleridir”. Yani aktif çalışma döneminde her bireyin teşvikli tasarruf sistemleri olan bireysel emeklilik sisteminde geleceği için birikim yapması çok önemlidir. Kamu sosyal güvenlik sistemlerinden daha yüksek emekli maaşı beklentisini hafifletmek ve bireylerin emeklilik döneminde daha fazla refaha ulaşmaları için bundan daha iyi bir çözüm bulunmamaktadır. Ülkemizde de 2003 yılından beri faaliyette olan bireysel emeklilik sistemi (BES) içerdiği emsalsiz teşviklerle uzun dönemde küçük tasarruflarla birikim yapmak için en uygun alan olarak görülmektedir.

Türkiye’de tasarruf eksikliği bilinen bir gerçektir. Ülke olarak yatırım yapmak ve büyümek için yeterli tasarrufumuz olmadığı için birtakım sıkıntılar yaşıyoruz. Yurtiçi tasarrufların dağılımına baktığımızda yarıdan fazla varlığın kısa vadeli TL ve döviz cinsinden mevduat hesaplarında olduğu bir tablo, hatta eğilim görüyoruz. Ülkemizde uzun vadeli tasarruf ve yatırımlar oldukça düşüktür. BES, içerdiği büyük teşviklerle küçük birikimlerle uzun vadede birikim sağlamak için çok önemli bir sistem olmasına karşın BES’in toplumun geneline yayılması için daha çok efor harcanması gerekiyor. Yaşanan ekonomik sıkıntılar da düşünüldüğünde gelecek adına atılması gereken birçok adım var. BES bunların en önemlisi olarak karşımızda duruyor. Sistemin devlet katkısıyla desteklenmesi ve gençler için atılacak yeni adımlarla geleceğimizi teminat altına alabiliriz.

Diğer taraftan, ülkemizde konut sahipliği oranı dünya geneline göre iyi düzeydedir. Kayıt dışı tasarruflar olan altın, döviz gibi varlıklar artı değerlerdir. Ailelerin, akrabaların birbirine destek olduğu yaşamsal bir kültürümüz olduğunu göz önüne alsak bile genel olarak toplumun yaşlılık dönemine hazır olduğunu söylemek çok mümkün değildir.

Daha önce de belirttiğimiz üzere tasarruflarımız istenen düzeyde değil. Sosyal güvenlik sistemi ise kendi kendine yetmemekte, sürekli olarak devlet bütçesinden desteğe ihtiyaç duymaktadır. Maaş düzeyi ve ödenen prim tutarı genel olarak düşüktür. Çözüm, tüm dünyada benimsenen bir yaklaşım olan sosyal güvenlik sistemlerinin tamamlayıcısı olarak her bireyin aktif çalışma döneminde geleceği için birikim yapacağı, teşviklerle desteklenen uzun vadeli bir tasarruf sistemi olan BES’tir. 18 yaşını aşan herkesin BES hesabının olması kendi geleceği için çok önemlidir. Üstelik BES birikimlerinin değerlendirildiği emeklilik fonları büyük tutarlara ulaşacak, ülke ekonomisinin yatırım ve büyüme için ihtiyacı olan kaynakları ülke içinden karşılama fırsatı sunacak, finansal piyasalarda istikrara önemli katkıları olacaktır.

BES’i anlatmak üzere başta biz sigorta şirketleri olmak üzere tüm paydaşlara büyük görevler düşüyor. Avrupa ülkeleri ve ABD’ye kıyasla yakın zamanda bireysel emeklilik sistemini uygulamış bir ülke olarak tasarruf bilincinin az da olsa oluştuğunu görüyoruz. Bu bilincin oluşmasında her zaman söylediğimiz gibi sisteme yeni katılımcı sağlama anlamında doğru iletişim de büyük rol oynuyor. %25 devlet katkısı, sonrasında %25 devlet katkısına 1.000 TL ek katkı ve ayrıca emeklilik hakkı kazanılması sonucunda katılımcı birikimlerini maaş olarak almayı tercih ederse birikimleri üzerinden %5 ek devlet katkısı daha kazanma fırsatı sunan otomatik katılım hayatımıza girdi. Kademeli olarak da şirketler bu sisteme dahil edildi. Tüm bunlar yeterli olmamakla birlikte yeni çıkacak düzenlemeler bizlere yeni fırsatlar doğurmaktadır.

MetLife özelinde BES’i anlatmak için kitle iletişim araçlarına konuk oluyoruz. BES’in gelecek adına atılmış önemli bir yatırım olduğunu aktarmaya çalışıyoruz. Sık sık gazete ve dergilere röportajlar vererek sistem hakkında değerlendirmelerde bulunuyoruz. Hatta sistemin eksikliklerini gidermek adına kamu tarafında önemli girişimlerde bulunuyoruz. Son olarak BES’in tasarruf bilincine, aile ekonomisine ve gelecek adına yatırım yapmak isteyenlere büyük katkılar sunduğunu anlatmak ve BES’i teşvik etmek için bir iletişim kampanyası düzenledik. 1 Aralık 2019 – 31 Ocak 2020 tarihleri arasında DenizBank şubelerinden, Odeabank şubelerinden ya da MetLife acentelerinden yeni bir “bireysel emeklilik sözleşmesi” yaptıranlar 10 adet iPhone 11’den birini kazanma şansı yakalıyor. Bu tarz uygulamalarla amacımız BES’in toplum nezdinde bilinirliğini artırarak sözleşme sayısını yukarılara çekmek…

Son olarak bireylerin tüketim ve yatırım alışkanlıkları, yaşanan ekonomik duruma göre değişkenlik gösterebiliyor. Önemli olan toplumda BES’in refah bir emeklilik hayatı ve toplumsal tasarrufa hizmet ettiğini, katılımcılara sağladığı avantajları her fırsatta tekrar tekrar anlatmak. Özellikle küçük yaşlarda bu bilinci çocuklarımıza aşılamak büyük önem taşıyor.

Ne yazık ki Türkiye genç nüfus avantajını yeterince değerlendiremeden yaşlanmaya başlayan bir ülke haline geldi. Bir ülkedeki 65 yaş üstü nüfusun toplam nüfusa oranının iki katına çıktığı süreye yaşlanma hızı deniyor. Yaşlı nüfusun oranının iki katına çıkması için geçen süre Fransa’da 115 yıl, Almanya’da 85 yıl sürmüştür ve yaşlılık dönemi için bu ülkelerin hazırlık yapma fırsatı olmuştur. Anayasal altyapı, toplumsal ilişkiler, ekonomik hazırlık, yaşlılık dönemine ilişkin kurumlar ve organizasyonun yerleşmesi buna göre hazırlanma fırsatı bulmuştur. Fransa’nın Almanya’nın ortalama 100 yılda tamamladığı yaşlanma hızı süresini ülkemiz 20 yılda tamamlayacaktır. Dolayısıyla toplumsal yaşlanmaya hazır olabilmek için çok daha zorlu ve acil bir süreç bizi bekliyor.

Toplumsal yaşlanmaya hazırlıklı olmanın olmazsa olmaz unsuru güçlü bir ekonomik sistemdir. Ekonomimizin yılda en az %4 oranında büyümesi, genel anlamda refahın artması için önemlidir. Gelir dağılımının düzeltilmesi için mali politikaların gözden geçirilmesi önem arz etmektedir.

BES dışında tüm çalışanları kapsayan ve kıdem tazminatı ile işveren payının da dahil olacağı Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi için hükümetimiz iradesini ortaya koydu ve yol haritasını açıkladı. BES böylelikle daha fazla kök salacaktır. Sosyal güvenlikte prime esas kazancın yükseltilmesi bir diğer önemli faktör olabilir. Yaşlılık döneminde sağlıklı olabilmek için erken yaşlardan itibaren sağlıklı beslenme, fiziksel aktivite de önemli hususlar olarak gözüküyor. Çünkü emeklilik döneminde sağlık harcamaları da refah azaltıcı bir unsur olmaktadır. Yaşlı bakım evleri ve bakım hizmetleri konusunda daha fazla adım atmalıyız. Elbette yine aktif çalışma döneminde ev sahibi olmak, temettü, faiz, kâr payı, kira gibi diğer gelir kaynakları oluşturmak da yaşlılık dönemi için yapılabilecek hazırlıklar arasındadır.