Image

“Bilim insanları, iklim değişikliğine bağlı maliyetlerin katlanarak artmasından önce harekete geçmek için yalnızca 12 yılımız bulunduğuna işaret ediyor”

Dünya Ekonomi Forumu (WEF) 2019 Küresel Riskler Raporu’na göre, ilk 3 risk doğrudan iklim değişikliği kaynaklı riskler.


Raporda paylaşılan etkisi en yüksek 10 riske bakıldığında ise, bu 10 riskten 6’sının doğrudan iklim değişikliği ile alakalı olduğu görülüyor. İş dünyasındaki en büyük riskleri mercek altına alan Allianz 2019 Risk Barometresi’nde de benzer sonuçlar var. Buna göre, küresel olarak sıralamadaki en büyük yükseliş, 8’inci sırada yer alan iklim değişikliğine bağlı olarak gerçekleşen risklerde. İklim değişikliği, Türkiye’de ise ilk on risk arasında 9’uncu sırada yer alıyor.

Açıkçası rakamlar da, “iklim değişikliği”nin yarattığı sonuçların ciddiyetini gözler önüne seriyor. 2018’de, dünya genelinde aynı nedenle gerçekleşen afetlerin yalnızca dördünün ekonomiye bedeli 7 milyar dolar oldu. Türkiye’de ise 2017’de iklim değişikliği kaynaklı afetlerden doğan zarar 1,9 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Küresel iklim değişikliği ve bu değişikliğe bağlı doğal afetlerin sayısında artış dediğimizde, elbette sigorta sektörü de, temel konusu risk yönetimi, önleyici çözümler ve hasar tazmini olması nedeniyle ilk etkilenen sektörlerden... Doğal afetlerin ekonomik etkileri gözle görülür oranda artarken, bu afetlerin sebep olduğu ekonomik kayıpların önemli bir bölümü, trafik, konut, işyeri, tarım, sağlık gibi birçok branşta hizmet veren sigorta sektörü tarafından karşılanıyor. Finansal kayıpların tazmin edilmesinde kilit bir rol üstlenen ülkemiz sigorta sektöründe ürün çeşitliliği son derece geniş bir yelpazede. Ancak sigorta bilinci ve sahipliği ile ilgili atılması gereken adımlar var…

Bilim insanlarının, iklim değişikliğine bağlı maliyetlerin katlanarak artmasından önce harekete geçmek için yalnızca 12 yılımız bulunduğuna işaret ettiğine dikkate alırsak, önleyici tedbir olarak sigorta olmazsa olmaz bir destek aracı. Bu noktada da insanların eğilimini değiştirmek gerekiyor.  Çünkü bilmeliyiz ki, bu afetlerin yaşanmasını engelleyemeyiz ancak yaratacağı hasar ve kayıpları sigorta ile minimize etmemiz mümkün. Bu aşamada tüm maliyetleri devletin üzerine bırakamayacağımızı, sigorta poliçelerinin sanıldığı kadar pahalı olmadığını da hatırlatmamız gerekiyor.

İklim değişikliği, yalnızca aşırı hava olayları ve doğal afetler nedeniyle artan kayıp ve aksaklıkların habercisi olmakla kalmıyor. Aynı zamanda, , işletmelerin ve sigorta şirketlerinin doğal afet riskini etkin bir şekilde yönetebilmek için dünyadaki değişen riskleri çok iyi gözleyip takip etmeleri gerekiyor.

Allianz Grubu’nun sürdürülebilirlik stratejisinde odaklandığı 3 ana konudan biri de iklim ve grup2012 senesinden bu yana karbon projelerine yatırım yaparak karbon nötr bir şirket olmaya devam ediyor.  globalde Karbon ayakizimizi düşürmek için de büyük çaba sarf ediyoruz. 2006’dan bu yana yüzde 43 azalma sağladık. Bunu, e-arabalar, geri dönüşümlü kağıt, yenilebilir enerji kaynakları gibi düşük karbon sağlayan alternatif ürün ve hizmetler kullanarak yaptık. Globalde müşterilerimize iklim değişikliğinin olumsuz etkileri ile mücadeleye destek olabilmek için yenilenebilir enerji sigortaları, yeşil ev tadilatları gibi farklı ürün ve hizmetler sunuyoruz. Allianz Türkiye olarak biz de, sürdürülebilirlik stratejimiz doğrultusunda “iyi çevre”yi odağımıza almış ve küresel iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini görünür kılarak, negatif etkilerini önlemeye katkı sağlamak üzere bir ana strateji belirlemiş durumdayız. Bu kapsamda düşük karbon ekonomisini destekliyoruz. Yenilebilir enerji ve altyapılara yatırımlarımızı genişletmeye başladık. İklim Çözümleri Merkezi ile birlikte yayın, araştırma ve raporları Türkiye’de de yayımlıyoruz. İklim değişikliği konulu farkındalık çalışmalarına destek veriyoruz. TÜSİAD liderliğinde hazırlanan Ekonomi Perspektifinden İklim Değişikliği raporunun ana destekçileri arasında yer alıyoruz.

Ayrıca Allianz Grubu’nda yer alan 150’nin üzerinde yeşil iş ve çözümü Türkiye’ye kazandırmak üzere çalışıyoruz. İklim değişikliği sorununa dikkat çekmek için düzenlenen dünyanın en büyük çevre etkinliklerinden biri olan Dünya Saati uygulamasına da Allianz Tower ve Allianz Kampüs ile destek veriyoruz.

Allianz olarak iyi bir çevre için;

  • 2018’de Allianz Türkiye Çevre Politikamızı çıkardık.
  • Allianz Kampüs’te mutfak atıklarından elde edilen kompost, kampüs bahçesinde gübre olarak kullanılmaya başlanmıştır.
  • Allianz Grubu İklim ve Enerji İzleme raporunu kamuoyu ile paylaştık.
  • 2018 yılı içinde Customer Contact projesi hayata geçmiş, üretim aşamasında alınan fiziki evrakların ( bilgilendirme ve KVKK formu gibi) digital ortamda alınmasına olanak sağlanmıştır.
  • Allianz Grubu’nun hedefi doğrultusunda, 2040 yılına kadar kademeli olarak tüm kömür yatırımlarımızı sonlandıracağız. Allianz Grubu İklim Değişikliği Programı Kapsamında 2018 yılında belirlenmiş kurallar çerçevesinde kömür işlerini sigortalanmamaya ve poliçe yenilemesi yapmamaya başladık. 2018’de yenilenmeyen poliçe tutarı 17.483.664,05 TL’dir.
  •  TEGV ‘atma bağışla’ kampanyası kapsamında 22.000 ton Elektronik atık bağışlanmıştır.
  • WWF dünya saati uygulamasını destekleyerek, Tower ve kampüs ışıklarını söndürmüştür.
  • Son 2 yılda kişi başı %22,5 daha az kağıt, %19,2 daha az doğal gaz ve %6,1 daha az elektrik tükettik.
  • Düşük karbon ekonomisini destekleyen kuruluşları sigortalayarak destek veriyoruz. Örneğin 2018’de Yenilenebilir Enerji Sigortası ürünümüz ile hidro, rüzgâr ve güneş enerjisi kullanan yenilenebilir enerji tesislerine yönelik desteğimizi sürdürdük.